3. Hukuk Dairesi 2016/20449 E. , 2018/7642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... ... Yolu 20. Km"de iki adet akaryakıt istasyonu bulunduğunu ve davalı şirketten elektrik satın aldığını, davalı kurumun ayda bir rutin kontrol ve ölçümleme yaptığını, 21.06.2010 tarihli tutanakta "yapılan kontrolde bir fazda ölçüye ait gerilim trafosunun sigortası arızalı (atık) dolayısıyla sayaç bir fazda enerji kaydetmiyor" hususun belirtildiğini, kendisinin sayaca müdahalesinin olmayıp sigortanın arızalanmasına bir etkisinin bulunmadığını, ancak davalı tarafından sayaç ve ölçü devresinin doğru tüketim kaydetmediğinden bahisle Elektrik Piyasası Müşterek Hizmetler Yönetmeliğinin 19 ve 20. maddelerine binaen 17.03.2009-12.08.2010 tarihleri arasında 121.603.33-TL ilave tahakkuk yapıldığını ve elektriğin kesileceğinin bildirildiğini, tutulan tutanağın ve ilave faturanın doğru olmadığını beyan ederek davalı tarafa borçlarının olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; kurum görevlilerince 21.06.2010 tarihinde davacı aboneye ait iş yerinde yapılan kontrollerde ölçü hücresinde bulunan gerilim trafosundan birinin sigortasının atması sonucunda elektrik sayacının bir fazda tüketilen enerjiyi kaydetmediğinin tespit edildiğini, 12/08/2010 tarihinde arızalı sigortanın yenisi ile değiştirilerek arızanın giderildiğini, Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19. ve 20. Maddelerine göre 17/03/2009- 12/08/2010 tarihleri arasında arızalı olduğu tespit edilerek aynı dönem tüketimleri kapsayan geçmiş yıl referans alınmak suretiyle ilave tüketim hesaplaması yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacı şirketin trafo arızasından, davalı şirketin de bu arızayı fark edememekten dolayı kusurlu olmadıkları, arızanın taraflar dışındaki nedenlerden gerçekleştiği, arıza nedeniyle tüketimin 1/3 oranında düşük kaydedildiği, bu kaybın da Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 20. Maddesine göre en yakın süre olan
17/08/2009-12/08/2012 tarihleri baz alınarak 15/04/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda yapılan hesaplamaya göre 57.517,26-TL olduğu, dolayısıyla davacının davalı tarafa 64.086,07-TL borçlu olmadığı sonucuna varılmakla davanın kısmen kabulü ile davacı şirketin davalı şirkete 64.086,07-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin 57.517,26-TL"lik talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içince taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, sayacın bozuk olması nedeniyle düzenlenen ek tahakkuk faturası bedeli ile borçlu bulunmadığının tespiti isteminden ibarettir.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; Çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olaya gelince, dosyada ek raporlarla birlikte 6 adet rapor bulunmaktadır. Davacının sorumlu olduğu miktar açısından 27.03.2013 tarihli kök ve 02.05.2013 tarihli ek raporda 101.562,18 TL, 20.12.2013 tarihli ek raporda 76.970,98 TL, 14.11.2014 tarihli raporda 80.819,53 TL, 14.06.2015 tarihli raporda 95.016,68 TL, 15.04.2016 tarihli raporda ise 57.517,26 TL hesaplama yapılmıştır.
Mahkemece, bilgisine başvurulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 14.06.2015 tarihli raporda davacının aboneliğinin bulunduğu iş yerindeki sayacın arızalı olduğu 17.03.2009 ile 12.08.2010 arası 514 gün süre ile müşterinin geçmiş döneme ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak 383,884 kw üzerinden ek tüketim için düzenlenen fatura miktarı ile borçlu olduğu, borcun gecikme cezası ile birlikte 95.016,68 TL olduğu belirtilmiştir. 15.04.2016 tarihli hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda ise; aynı dönem ek tahakkuk fatura bedeli, teknik olarak sayacın eksik kayıt tespiti dikkate alınarak ve sürenin en fazla 365 gün alınabileceği belirtilerek 57.517,26 TL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece, HMK.nun 297/c maddesi hükmüne aykırı şekilde deliller değerlendirilmeden davacı şirketin kısmen borçlu olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiştir.
Mahkemece, ilk bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, yeniden bilirkişi kurulundan rapor alınmış ise, bu rapor da önceki bilirkişi raporlarındaki çelişkiler giderilmemiş olup, Yargıtay denetimine uygun olmadığından hükme esas alınamaz.
Hal böyle olunca mahkemece, dosyanın oluşturulacak yeni bir bilirkişi kuruluna tevdi ile; tutanak tarihinden sonra yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19. ve 20. maddelerinin de değiştirilmesi hükümlerini içeren 08.09.2010 tarihli ve 27696 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik hükümlerinin olaya uygulanamayacağı gözönüne alınarak; yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, tutanak tarihi (21.06.2010) itibariyle yürürlükte olan ...kararlarına göre davacının sorumlu olacağı elektrik bedelinin belirlenmesi için dosya kapsamındaki raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde rapor düzenlenmesinin istenilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.