3. Hukuk Dairesi 2016/20597 E. , 2018/7660 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının Vakıflar Genel Müdürlüğünün kadrolu avukatı olduğunu, davalıya yasaların belirlediği limitlerin üstünde avukatlık ücreti ödemesi yapıldığını, bu paranın yersiz olarak ödendiğini ileri sürerek, fazla ödenen 18.529,16 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; zamanaşımı def"inde bulunduğunu, dava konusu vekalet ücretinin davacı idarenin talimatıyla ödendiğini, faiz talep edilemeyeceğini, Maliyeye ödenen verginin talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 03/02/2011 günlü ve 2010/17984 E., 2011/1576 K.sayılı ilamı ile; "...657 sayılı kanunun vekalet ücretine ilişkin 146. maddesi hükmü 1136 sayılı kanunun 164. maddesine göre "özel kanun" niteliğinde olup, bu durumda 657 sayılı Yasada kurum avukatlarına verilecek vekalet ücretine ilişkin olarak farklı bir düzenleme yapılmadığı sürece, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda 4667 sayılı kanunla yapılan değişikliğin kamu personeli statüsünde bulunan kurum avukatlarına ve bu arada davacıya ödenen vekalet ücretine uygulanan sınırlamayı kaldırdığından söz etmek mümkün olmadığından mahkemece anılan 146. maddede yer alan düzenleme uyarınca inceleme yapılarak davalıya fazla ödenen miktar yönünden davanın kabulü gerekirken reddi cihetine gidilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca Borçlar Kanununun 66.maddesi gereğince, "haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak dava, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttılaı tarihinden itibaren on senenin müruriyle sakıt olur." Bu kanun hükmü gereğince, zamanaşımının başlangıcı olarak "öğrenme tarihi" esas alınmalıdır. Tüzel kişiler ve özellikle de kamu kurumlarında öğrenme tarihi, o kurumun dava açma konusunda emir vermeye yetkili organı bakımından esas alınır. Öyle ise mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, davacı kurumda, dava açma konusunda emir vermeye yetkili makamın ve bu makamın öğrenme tarihinin belirlenmesinden sonra, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuş, davalının karar düzeltme istemi Dairemizin 2011/14141 E., 2011/19329 K. sayılı ilamı ile reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne, 18.529,16 TL alacağın davadan önce davacı yanın davalıyı temerrüde düşürdüğü belgelendirmediğinden dava tarihi 29/09/2009 tarihinden itibaren işbu alacağa işleyecek değişken oranda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı kuruma verilmesine, yargılama devam ederken davalı hak edişlerinden, davacı kurum tarafından kesilen ve bilirkişice belirlenen 05/12/2010 tarihli 6.003,94 TL, 24.03.2011 tarihli 6.508,84 TL, 02/01/2012 tarihli 2.934,72 TL "lik toplam 15.447,50 TL"lik ödemenin infazda icra müdürlüğünce alacaktan mahsup edilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Hesaplanan alacak miktarı içinde davacı idarece Vergi Dairesine ödenen gelir vergisinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının, Vergi Dairesine hataen ödenen gelir vergisinden dolayı bir zenginleşmesi bulunmadığı gibi, ödemede bir kusuru da bulunmamaktadır. Davacı idarenin hataen ödediği gelir vergisini ilgili yerden her zaman geri isteyebileceği de gözetildiğinde; davalının vergi miktarından da sorumlu tutulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Yargılama aşamasında 15.447,50 TL"nin davalının sonradan doğan vekalet ücretlerinden mahsup edildiği, buna göre bu alacak kalemi yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yargılama sırasında tahsil edilmiş olan alacak kalemi yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.