20. Hukuk Dairesi 2019/1923 E. , 2020/436 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ..."ın ... ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii 495 parsel sayılı 41.200 m² yüzölçümlü tarla vasfındaki taşınmazın 390/41200 hissesinin 09/09/1997 tarihinde yapılan işlemle sahibi olduğunu, müvekkilinin tapu kaydına duymuş olduğu güvenle taşınmazın maliki olduğunu düşünürken bu yerle ilgili 29/07/2015 tarihinde tapudan edinmiş olduğu bilgi ile 390/41200 oranında hisseye sahip olması gerekirken 39/41200 hisseli yere sahip olduğunu öğrendiğini, tapu memurları ile görüştüğünde maddi bir hata nedeni ile sahip olduğu hisse konusunda bir hata olduğu bilgisini edindiğini, müvekkilinin 351 m²"lik taşınmazının maddi hata nedeniyle ortadan kalktığını, tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olduğunu, Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder hükmü bulunduğunu, Devletin sorumluğunun yasadan kaynaklanan kusursuz sorumluluk hali olup, taraflarının hatasının kaynağını ispat yükümlüğü olmadığı gibi, yargılamanın dava tarihi itibariyle taşınmaz değerinin ve dolayısıyla zarar miktarının tespitine yönelik olacağının açık olduğunu, taşınmazın bulunduğu yerin kentsel dönüşüm ve geliş alanı yakınında, ... Belediyesi sınırları içinde çevresinde yapılaşmanın olduğu, alt yapı hizmetlerine yakın talebi yüksek bir bölge olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın haksız ve hukukî dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, davacının dava açmakta hukukî yararının olmadığını, davacı satıştan sonra eğer tapuda yapılan işlem nedeniyle bir zararı olduğunu düşünüyor ise öncelikle tazminat davası değil yapılan işleme karşı iptal düzeltme davası açması gerektiğini davacının 390,00 m² olması gereken hissenin 39,00 m² olduğu hususunun doğru olmadığını 390 m² hissenin bulunduğunun yapılan tetkikte anlaşılacağını davacının bahsettiği 20.02.1989 tarihli resmi satış belgesinin beyanlar hanesinde tersimat ve miktar hatası vardır hususunun davacının 09.09.1997 tarihinde taşınmazı alırken bilgisi dahilinde olan bir durum olduğunu zarar ile tapu sicilinin yolsuz tutulması arasında uygun bir illiyet bağının bulunmasının sicil tutulmasına ilişkin hukuka aykırı bir durum bulunmasını ifade ettiğini, zarara uğrayanın sicildeki yolsuzluğu bilerek işleme girmesi illiyet bağını keseceğinden devletin sorumluluğuna gidilemeyeceğini bu nedenlerle davanın reddine, esasa girilecek ise esastan reddine karar verilmesini bildirmiştir.
Mahkemece davacının taşınmazdaki tersimat ve miktar hatasını bilerek satın aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 495 parsel sayılı 41.200 m² yüzölçümlü taşınmazdaki 390/412000 payın ... adına kayıtlı olduğu, davacının 09.09.1997 gün 3993 yevmiye numaralı resmi senetle 495 parsel sayılı 41.200 m² yüzölçümlü taşınmazdaki 390/41200 payı satın aldığı, anılan resmi senedin beyanlar hanesine 20.02.1989 gün 485 yevmiye numaralı “tersimat ve hesap hatası vardır” şerhinin yazıldığı, resmi senedin şerhlere ilişkin bölümününde davacı tarafından imzalandığı, ... köyünde 1952 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında tersimat ve hesap hatası yapıldığı, anılan hatanın 495 ve dava dışı parselleri etkilediği, 495 parsel sayılı taşınmazın 2015 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında 121224 ada 25 parsel numarasıyla 4.519,20 m² yüzölçümlü olarak 26.08.2015 tarihinde tapuda tescil işleminin yapıldığı, eldeki davanın ise 06.08.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının peşin harçtan mahsubu ile kalanın istek halinde davacıya iadesine
04.02.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.