3. Hukuk Dairesi 2016/21044 E. , 2018/7695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 18/04/2014 tarihinde ... Noterliğinde yetkilisi olduğu şirketin aracını davacı dışı ...’e 1571 yevmiyeli işlem ile sattığını, aynı noterliğin ... yevmiye numarası ile araç üzerine 8.000,00 TL değerince rehin sözleşmesi yapıldığını, ancak olay tarihinde noter vekili olan davalının araç satış sözleşmesine ve geçici trafik tescil belgesine rehinlidir kaşesinin basmadığını, araç satış ve rehin belgesinin İlçe Emniyet Müdürlüğüne 29/04/2014 tarihinde ulaştığını, alıcı ...’in noterin hatasından istifade ederek 22/04/2014 tarihinde aracı başkasına sattığını, bu nedenle rehin şerhinin işlenemediğini, rehin sözleşmesine dayanarak 8000,00 TL yi ödemesini ihtar etmelerine karşın ödeme yapılmadığını, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile de takip yapamadıklarını, zarar nedeniyle davalının kusursuz sorumlu olduğunu belirterek; 8000,00 TL nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; cevap vermemiş, bilirkişi raporuna karşı beyanında rehin verenin davaya dahil edilmesi gerektiğini, eylem ile davacının zararı arasında illiyet bağının bulunmadığını savunrak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı noter vekilinin araç satışı ve rehin sözleşmesinin yapıldığı tarihte ... Birliği tarafından görevlendirilmiş yetkili noter vekili olduğu, 18/04/2014 tarihinde ... yevmiye ile ...plakalı aracın satış sözleşmesini yaptığı, bir sonraki yevmiye numarası ile 8.000,00 TL alacak için rehin sözleşmesi düzenlediği, araç tesciline ilişkin geçici belgeyi düzenlediği halde tescile ilişkin geçici belgenin " araç üzerinde hak ve menfaati bulunanlar " bölümüne kendisi tarafından bir sonraki yevmiye ile düzenlenen rehin sözleşmesine "rehinlidir" şeklinde şerh vermediği, bu nedenle davacının zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 8.000,00 TL nin dava tarihi olan 25/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyize konu uyuşmazlık; davalı noter vekilinin olay tarihinde düzenlenen rehin sözleşmesi nedeniyle araç satış sözleşmesine ve geçici trafik belgesine rehinlidir şerhi koymakla yükümlü olup olmadığı, bu kapsamda zarardan sorumlu olup olmadığına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; davacının vekil olarak 18/04/2014 tarihinde 1571 yevmiye numarası ile şirkete ait aracı dava dışı ...’ sattığı, ardından aynı tarihte 1572 yevmiye numarası ile davacının rehin alan, dava dışı ...’in rehin veren sıfatıyla 8.000,00 TL alacak karşılığı araç üzerine rehin sözleşmesi yaptıkları, araç üzerindeki rehnin trafik tescil bilgisine işlenmeden 22/04/2014 tarihinde aracı satın alan ... tarafından başka bir kişiye satıldığı görülmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; ... Birliğinin 25/01/1991 tarihli genelgesine göre; “Trafik Tescil Kuruluşlarına tescil ettirilmiş bir aracın trafik kaydına itıtiyati tedbir, haciz, rehin gibi şerhlerin verilmesi hususunda yetkili kuruluşlar tarafından gönderilen, kanuni şekilde düzenlenmiş yazılara istinaden aracın trafik arşivindeki tescil dosyasına, dosyadaki araca ait tescil formunun ve tescil belgesinin ARAC ÜZERİNE HÂK VE MENFAATI OLANLAR bölümüne (....... kuruluşun ............ tarih ve ......... sayılı yazısına istinaden tedbirlidir, hacizlidir, rehinlidir satılamaz.) şerhi verilerek şerhi veren görevli isim kaşesini basarak, imzalayacak ve mühürleyerek tasdik edecektir.” hükümleri gereği davalının sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır.
Araç üzerine kısıtlayıcı şerhlere yönelik ilgili genelgeden sonra değişikliğe uğrayan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 30. maddesinin 2,3 ve 4. bentlerinde ise;
“Sürücülerin ve araçların sicillerini tutmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünce ihtiyaç duyulacak teknik bilgiler, hukuki değişiklikler veya kısıtlayıcı şerhlerin sicil üzerindeki kayıt işlemleri; Emniyet Genel Müdürlüğünce yetki verilen kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya özel hukuk tüzel kişilerince elektronik sistemle yapılabilir. Sürücü belgesi ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek bilgiler, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından ilgili kamu kurum veya kuruluşlarından elektronik sistemle temin edilebilir veya kanunlardaki istisnalar hariç olmak üzere bu amaçla sınırlı olarak paylaşılabilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilgili taraflar arasında protokolle belirlenir.
Haciz, rehin, ihtiyati tedbir gibi kısıtlayıcı şerhlerin, aracın elektronik ortamda tutulan sicili üzerine işlenememesi halinde, şerhler bildirimi alan trafik tescil kuruluşunca aracın bilgisayar kayıtlarına işlenir, buna dair belge arşivlenerek muhafaza edilir. Araç tescil belgesine bu şerhlere ilişkin kayıt konulmaz.” hükümleri getirilmiştir.
Bu kapsamda; araçların tescil belgelerine kısıtlayıcı şerhlerin konulamayacağı anlaşılmakla; dava konusu rehin sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle, Emniyet Genel Müdürlüğünce noterlere elektronik sistemde kısıtlayıcı şerh ekleme hususunda yetki verilip verilmediği, aralarında protokol düzenleyip düzenlenmediğinin araştırılması gerekmektedir.
O halde; mahkemece; rehin sözleşmesinin yapıldığı 18/04/2014 tarihi itibariyle, araçların tesciline ilişkin bilgilerin elektronik sistemle aktarılmasına ve paylaşılmasına dair usul ve esaslar ile diğer hususlar Emniyet Genel Müdürlüğü ve Noterler Odası arasında protokol bulunup bulunmadığının araştırılması, ilgili tarihte kısıtlayıcı şerhin noterler tarafından elektronik sisteme aktarma konusunda yetkisinin olması halinde zarardan sorumlu tutulması, aksi halde yönetmeliğin “araç tescil belgesine bu şerhlere ilişkin kayıt konulmaz.” hükmü gereği, davalı noterin sorumluluğu bulunmayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.