3. Hukuk Dairesi 2018/4017 E. , 2018/7697 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; murisleri ...’in annesi ...’un ... 1. Noterliğinin 09/08/2007 tarih ve 4263 yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile murisleri ...’e muayyen mal vasiyetinde bulunduğunu, vasiyetnamenin açılarak kesinleştiğini belirterek; vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili; murisin vasiyetname ile saklı paylarını ihlal ettiğini, malvarlığının tümünü vasiyet etmesinin kanuna uygun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; vasiyetnamenin tenfizine ilişkin tüm şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, vasiyetnamenin tenfizi ile dava konusu taşınmazların davacılar adına tesciline, bir kısım davalıların tenkis talebinin yöntemince açılmış bir dava bulunmadığı ve gerekse hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde bir kısım davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava; muayyen (belirli) mal vasiyetinin yerine getirilmesi istemine ilişkindir.
TMK. nun 559. maddesi; “İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
Hükümsüzlük, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü,
TMK. 571.maddesi ise; "Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar.
Tenkis iddiası, def"i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan maddelerde; ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davalarını açmak için belirtilen süreler, hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir. Ancak gerek 559.maddenin 2.fıkrasında, gerekse 571.maddenin 3.fıkrasında; vasiyetnameye ilişkin açılmış bir davada hükümsüzlük ve tenkis iddiasının, defi yoluyla her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; temyiz eden davalılar vekilince verilen cevap dilekçesinde, saklı payların ihlal edildiği ifade edilmiştir. Bu beyanının tenkis defi niteliğinde olduğu açıktır. Mahkemece, tenkise yönelik inceleme yapılmış ise de, yeterli inceleme yapılmadığı, daha sonra da usulüne uygun dava açılmadığı ve hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece, tenkis defi her zaman ileri sürülebileceğinden, vasiyetnamenin tenkisine yönelik tarafların tüm delilleri toplanmak suretiyle, tenkis talebi hakkında gerekli incelemelerin yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde yeterli inceleme yapılmaksızın, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
3-) Ayrıca; vasiyetnamenin tenfizi davasında davanın kabulüne karar verilebilmesi için vasiyetname konusunun terekeye dahil olduğunun belirlenmesi ve dava sonucunda verilecek hükmün infazda karışıklık yaratmayacak açıklıkta olmalıdır. Davalıdır şerhi bulunan taşınmazların muris adına tescili kesinleşmeden tenfiz kararının infazı mümkün bulunmamaktadır. O halde, dava konusu taşınmazların terekeye dahil olup olmadığının araştırılarak ve tescile engel bir hukuki durumun bulunmaması halinde vasiyetnamenin tenfizine ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalılar yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.