20. Hukuk Dairesi 2019/3619 E. , 2020/437 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04/02/2020 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı Hazine vekili Av. Ayşe Ümit Yeğenoğlu ile davacı vekili Av.... geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 11/07/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 289 parsel sayılı 922.250,00 m² yüzölçümlü taşınmazı tapu kaydına güvenerek 23.05.2007 tarihinde satın aldığını, kadastro müdürlüğünce 26.03.2012 tarihli teknik hatanın düzeltilmesi işlemiyle taşınmazın yüzölçümünün 922.250,00 m² olarak hesaplandığını ve bu şekilde fen klasörü ve tapu kütüğüne yazıldığını ancak sınırlandırma paftası ile uyumlu olan kadastro paftasındaki mülkiyet sınırları esas alınarak, koordinatlarla yeniden sayısal olarak yapılan yüzölçümü hesaplamasında taşınmazın gerçek alanının 612.447,21 m² olduğunun ve yüzölçümü farklılığının kadastro çalışmaları sırasında planimetre ile hesaplama hatasından ve teknolojik hesaplama farklılığından kaynaklandığının tespit edildiğini, davacı tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine göre süresi içinde yapılan itirazın ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/101 E. - 2013/399 K. sayılı kararıyla reddedildiğini, davacının tapu kayıtlarına güvenerek satın aldığı taşınmazda 309.802,79 m² fark için ödemesinin karşılıksız kaldığını belirterek, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, davaya konu 309.802,79 m² bölümün, sulh hukuk mahkemesi kararının kesinleştiği 13/01/2014 tarihi itibarıyla hesaplanacak değerinin, yine aynı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra 29/05/2015 tarihli harçlandırılmış dilekçesi ile dava değerini 1.350.740,16 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 1.350.740,16 TL"nin 13.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 15.02.2018 tarih ve 2016/1448 E. - 2018/1032 K. sayılı kararı ile; “Mahkemece çekişmeli taşınmazın niteliğini tarla olarak kabul edip net gelir yöntemine göre değerini belirleyen bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; taşınmazın tapu kaydında, 10/07/2009 ve 08/07/2011 tarihli ... lehine konulmuş irtifak hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz üzerinde irtifak hakkı tesis edilirken belirlenen irtifak bedeli taşınmaz malikine ödenmektedir. Malikler hem gerçek bedeli hem de irtifak bedelini talep edemezler. Belirlenen gerçek bedel üzerinden daha önce tahsil edilen irtifak bedelinin düşülmesi (tenkisi) zorunludur. Ayrıca taşınmazın niteliği, konumu, toprak özelliği ve yüzölçümü dikkate alındığında, değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 4-5 uygulanması gerekirken, bu oranın % 6 kabulü ile fazla bedel tespit edilmiş olması doğru değildir.
Bu nedenle; mahkemece, taşınmazın irtifak bedelinin, bilirkişilerce tespit edilen değerinden düşülerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” denilerek bozulmuştur.
Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebi üzerine ise, hüküm Dairenin 06/12/2018 gün 2018/4603-7981 E.- K. sayılı kararıyla, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebi kabul edilerek "Mahkemece çekişmeli taşınmazın niteliğini tarla olarak kabul edip net gelir yöntemine göre değerini belirleyen bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; taşınmazın tapu kaydında, 10/07/2009 ve 08/07/2011 tarihli ... lehine konulmuş irtifak hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz üzerinde irtifak hakkı tesis edilirken belirlenen irtifak bedeli taşınmaz malikine ödenmektedir. Malikler hem gerçek bedeli hem de irtifak bedelini talep edemezler. Belirlenen gerçek bedel üzerinden daha önce tahsil edilen irtifak bedelinin düşülmesi (tenkisi) zorunludur. Ayrıca, davalı Hazinenin harçtan muaf olmasına rağmen, hükmün ikinci fıkrasında Hazine aleyhine 92.269,06 TL karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru görülmemiştir"denilerek, Dairemizin önceki değişik gerekçeli bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sonucu: 1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 1.340.300,29 TL"nin, 13/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak tarla niteliğindeki taşınmazda 3402 sayılı Kanunun 41. maddesine göre yapılan düzeltme işlemi sonucu azalan yüzölçümünün net gelir yöntemi uygulanarak değerinin belirlenmesi ve taşınmaz üzerindeki irtifak konusu alanın kamulaştırma bedelinin de düşülmesi suretiyle davacının gerçek zararının tespiti ve yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davalı Hazine harçtan muaf olduğu halde; hükmün 4. bendinde Hazinenin başvuru harcından sorumlu tutulmuş olması doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 4. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Davacı tarafça yatırılan 1.168,25 TL (bozma öncesi ve sonrası) yargılama giderinin ret kabul oranına göre hesaplanan 1.152,25 TL"sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına," cümlesinin eklenmesi suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 2.540,00 TL- vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine 04/02/2020 günü oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı vekili, 11/07/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... köyü 289 parsel sayılı 922.250,00 m² yüzölçümlü taşınmazı tapu kaydına güvenerek 23.05.2007 tarihinde satın aldığını, kadastro müdürlüğünce 26.03.2012 tarihli teknik
hatanın düzeltilmesi işlemiyle taşınmazın yüzölçümünün 922.250,00 m² olarak hesaplandığını ve bu şekilde fen klasörü ve tapu kütüğüne yazıldığını ancak sınırlandırma paftası ile uyumlu olan kadastro paftasındaki mülkiyet sınırları esas alınarak, koordinatlarla yeniden sayısal olarak yapılan yüzölçümü hesaplamasında taşınmazın gerçek alanının 612.447,21 m² olduğunun ve yüzölçümü farklılığının kadastro çalışmaları sırasında planimetre ile hesaplama hatasından ve teknolojik hesaplama farklılığından kaynaklandığının tespit edildiğini, müvekkilinin tapu kayıtlarına güvenerek satın aldığı taşınmazda 309.802,79 m² fark için ödemesinin karşılıksız kaldığını belirterek, Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, davaya konu 309.802,79 m² bölümün, sulh hukuk mahkemesi kararının kesinleştiği 13/01/2014 tarihi itibarıyla hesaplanacak değerinin, yine aynı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, daha sonra 29/05/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 1.350.740,16 TL ye arttırmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile; 1.350.740,16 TL"nin 13.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, Dairemizin 15.02.2018 tarih ve 2016/1448 E. - 2018/1032 K. sayılı kararı ile; “taşınmazın tapu kaydında, 10/07/2009 ve 08/07/2011 tarihli ... lehine konulmuş irtifak hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz üzerinde irtifak hakkı tesis edilirken belirlenen irtifak bedeli taşınmaz malikine ödenmektedir. Malikler hem gerçek bedeli hem de irtifak bedelini talep edemezler. Belirlenen gerçek bedel üzerinden daha önce tahsil edilen irtifak bedelinin düşülmesi (tenkisi) zorunludur. Ayrıca taşınmazın niteliği, konumu, toprak özelliği ve yüzölçümü dikkate alındığında, değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 4-5 uygulanması gerekirken, bu oranın % 6 kabulü ile fazla bedel tespit edilmiş olması doğru değildir.” gerekçeleri ile bozulmuştur.
Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebi üzerine ise, hüküm Dairenin 06/12/2018 gün 2018/4603-7981 E.- K. sayılı kararıyla, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebi kabul edilmiş "Mahkemece çekişmeli taşınmazın niteliğini tarla olarak kabul edip net gelir yöntemine göre değerini belirleyen bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; taşınmazın tapu kaydında, 10/07/2009 ve 08/07/2011 tarihli ... lehine konulmuş irtifak hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz üzerinde irtifak hakkı tesis edilirken belirlenen irtifak bedeli taşınmaz malikine ödenmektedir. Malikler hem gerçek bedeli hem de irtifak bedelini talep edemezler. Belirlenen gerçek bedel üzerinden daha önce tahsil edilen irtifak bedelinin düşülmesi (tenkisi) zorunludur. Ayrıca, davalı Hazinenin harçtan muaf olmasına rağmen, hükmün ikinci fıkrasında Hazine aleyhine 92.269,06 TL karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru görülmemiştir" denilerek, Dairemizin önceki değişik gerekçeli bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sonucu: 1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 1.340.300,29 TL"nin, 13/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
Her ne kadar sayın çoğunluk tarafından bozmaya uygun karar verildiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı onanmış ise de;
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda arpa mercimek kavun münavebesi uygulayarak 2014 yılı için metrekare değerini 4,36 TL belirlemiş, kapitilizasyon oranı da 6 olarak kabul edilmiştir. Ancak rapordan münavebenin iki yılda bir üç ürün mü, yoksa yılda üç ürün mü olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır. Arazi 3. sınıf kuru tarım arazisidir. Bozmaya konu edilen ... tarafından yapılan irtifak tesisi kamulaştırmasında alınan bilirkişi raporunda 2012 yılı için metrekare bedeli 2,83 TL, kapitilizasyon faiz oranı da 7 kabul edilmiş, bu karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. 2 yıl içinde bu kadar fiyat değişimin nedeni de anlaşılamamaktadır. Bu sebeple arazi ile ilgili kesinleşen irtifak kamulaştırma dosyasındaki
raporu da dikkate alan yeni bir bilirkişi raporu alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Yine davacının almış olduğu irtifak bedeli zarar tarihi itibarıyla güncellenerek belirlenen zarardan düşülmesi gerekir.
Bu nedenlerle mahkemece verilen kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki kararına iştirak edemiyorum.