12. Ceza Dairesi 2019/12529 E. , 2021/3123 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Taksirle yaralama suçundan sanık ... ile ...’ın mahkumiyetine, sanık ...’in beraatine ilişkin hükümler sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkındaki beraat hükmüne ilişkin katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık ...’in şirket yetkilisi, sanık ...’in kalite ve üretim planlama müdürü, sanık ...’ın ustabaşı olduğu ...Parça İmalat ve Sanayi A.Ş firmasında 13 yıldır pres operatörü olarak çalışan katılanın, olay günü dövme makinasının kalıbını değiştirdiği sırada kalıp ile makina arasına elini sıkıştırması sonucu sağ el baş ve işaret parmaklarının koparak, duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesi ve vücudunda kemik kırığına neden olacak şeklinde yaralandığı olayda, katılan ile birlikte olay sırasında birlikte çalışan tanık ...’ın, kalıpları değiştirirken kalıp parçasının yana düştüğünü, katılanın kalıbı almaya kalkarken sağ elinin dövme makinası üzerinde olduğunu, makinanın üst kalıbının katılanın elinin üzerine düştüğünü beyan ettiği, ... Makina Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan heyet tarafından düzenlenen 22.06.2015 tarihli raporda sanığın kazanın meydana gelmesinde kusur ve ihmalinin bulunmadığının belirtildiği, ayrıca dosya içerisinde bulunan katılan işçinin 08.10.2008 tarihinde aldığı preshane iş güvenlik eğitimi içeriğinde “Preslerde tehlikeli bölgeye kalıp yerleştirilmesi ancak ana şalter kapatıldıktan sonra tablalar arasına emniyet takozları konularak yapılmalıdır.” ibaresinin de bulunduğu dikkate alındığında sanığın kusurunun olmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sanığın cezalandırılmasını talep ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yüklenen suç açısından sanığın taksirinin bulunmaması nedeniyle CMK"nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, sanığın suç işleme kastının bulunmadığı gerekçesi ile sanık hakkında beraat hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün (1) nolu bendinde yer alan “sanığın suç işleme kastının bulunmadığı anlaşılmakla” ibaresinin hükümden çıkartılarak, yerine “Sanığın, yüklenen suç açısından taksirinin bulunmadığı anlaşıldığından” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün; DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmüne ilişkin sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK"nın 89. maddesinin 1-2-3. fıkralarında düzenlenen ""taksirle yaralama"" suçuna ilişkin olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verilmesi halinde gerçekleşecek olan taksirle yaralama suçu için TCK"nın 89. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının ""üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası"" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK"nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ""Basit Yargılama Usulü"" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ""Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir."" şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ""01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz."" şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile ""...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış..."" ibarelerinin, aynı bentte yer alan ""...basit yargılama usulü..."" yönünden Anayasa"ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ""mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir."" şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ""Basit Yargılama Usulü"" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA;
3-Sanık ... hakkındaki mahkumiyet hükmüne ilişkin katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 Karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar, 5237 sayılı TCK"nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL"ye kadar (2000 TL. dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, sanık hakkında taksirle yaralama suçundan 16.12.2015 tarihinde verilen 3000 adli para cezasından ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de bulunmadığından katılan vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE; 29.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.