11. Hukuk Dairesi 2017/1671 E. , 2018/7282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2016 tarih ve 2015/91-2016/290 sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 25/01/2017 tarih ve 2017/47-2017/48 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacının 1948 yılından beri “...” markası adı altında iş ve güvenlik botu, askeri bot, ayakkabı üretimi ve ihracatı yaptığını, ... nezdinde muhtelif tarih ve sayılı “...” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, “... ” markasının aynı zamanda ... tarafından tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davalı tarafından 2013/37122 numaralı 20, 29, 30, 31 ve 35. sınıflarda “... ” ibaresinin marka olarak tescili için yapılan başvuruya yapılan itirazın, Markalar Dairesi ve ... tarafından reddedildiğini, oysa davalının markasının davacı markası ile iltibas yarattığını, başvurunun sonuna eklenen “...” ibaresinin ise davacıya ait “... ”, “... ”, ... ”, “... ” ibareli seri markalarından biri olduğu izlenimini uyandırarak, haksız rekabet oluşturduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca da itirazlarının kabulünün gerektiğini iddia ederek, davalı ... ..."nın 25.02.2015 tarih ve 2015/M-1045 sayılı kararının iptalini, markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; davacının tanınmış markasının "..." değil “... ”, davalı markasının ise “... ” olduğunu, müvekkilinin “... + şekil”, “... ”, “... Akademi Danışmanlık ... + Şekil”, “... okul” markalarının sahibi olduğunu, “...” ibaresinin davacı ile özdeşleşmediğini, iltibas olmamak kaydıyla herkesin uygun eklerle bu ibareyi kullanılabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının "... +şekil" ibareli başvurusuyla davacının "..." ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, tarafların marka ve işaretleri benzer olmadığından 556 sayılı KHK"nın 8/4 maddesindeki koşulların da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 21/11/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.