16. Hukuk Dairesi 2018/4118 E. , 2018/5202 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sonucunda ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 143 ada 13 parsel sayılı 253,93 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmaz ve üzerindeki 4 katlı binanın 15 yıldan beri ... oğlu ...’nin kullanımında olduğu şerhi verilmek suretiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., beyanlar hanesine yanlış yazılan baba adının ... olarak düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu 143 ada 13 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine ... olarak yazılan ismin, "İsmail" olarak düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Tapu Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapunun beyanlar hanesindeki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemiyle açılmıştır. Bu nitelikteki davalarda kayıt maliki olması nedeniyle yasal hasım durumunda bulunan Hazinenin de davada yer alması gerekir. Davacı taraf, dilekçesinde Tapu Müdürlüğünü taraf göstermiş ise de, dilekçesindeki anlatım ve istem dikkate alındığında bu durumun temsilcide hata niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece tapu kayıt maliki Hazineyi davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmeden, taraf teşkili sağlanmaksızın davanın esasına ilişkin hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan; Mahkemece, duruşmada dinlenen davacı tanığının beyanı esas alınarak, "davacının davasını kanıtladığından" bahisle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, Nüfus Müdürlüğünden ... oğlu ...” isminde bir şahsın var olup olmadığı araştırılmamış, yine aynı konuda kolluk araştırması yaptırılmamış, gayrimenkule ilişkin olup Hazineye karşı ispat yükümlülüğü bulunan ve özen gösterilmediği takdirde hak sahibi değişikliği sonucunu doğurabilecek olan söz konusu davada, yalnızca duruşmada dinlenen tek bir davacı tanığı beyanı esas alınarak karar verilmiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme de hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; öncelikle, tapu kayıt maliki Hazineyi davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınmalı, Hazine davaya dahil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra Nüfus Müdürlüğünden ... oğlu ...” isminde bir şahsın var olup olmadığı araştırılmalı, yine aynı konuda kolluk araştırması yaptırılmalı, bundan sonra taşınmaz başında yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzuruyla keşif yapılmalı, bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın tespit tarihinde ve öncesinde kimin fiili kullanımında bulunduğu sorulup saptanmalı, bilirkişiler ve taraf tanıkları beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli, teknik bilirkişiden keşfi izlemeye elverişli rapor aldırılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, davacı ... oğlu ...’nin tapu kütüğünde adı geçen ... oğlu ... ile aynı kişi olup olmadığı tereddütsüz olarak belirlenmeli aynı kişi olmadıklarının anlaşılması halinde kadastro tespiti sırasında zilyet olduğu belirtilerek lehine kullanım şerhi verilen ... oğlu ..."nin de taraf olması gerekeceğinden davanın hasımlı dava olarak görülmesi gerektiği ve bunun sonucu olarak da mahkemenin görevli olmayacağı hususu göz önüne alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek yetersiz araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.