Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1627
Karar No: 2018/2271
Karar Tarihi: 19.03.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/1627 Esas 2018/2271 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/1627 E.  ,  2018/2271 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Davacı menfi tespit, maaş üzerine konulan haczin kaldırılması, yapılan kesintilerin iadesi, mercide hataya düşerek görevsiz mahkemelerde açmış olduğu davalara ilişkin yargılama giderlerinin tazmini ile manevi tazminat istemlerinde bulunmuştur.
    Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
    Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
    Diğer taraftan, borçluların nereye ve hangi sürede itiraz edebileceğinin ödeme emrinde bulunması gerekir. Anayasanın 40/2. maddesinde “(Ek fıkra: 03/10/2001 - 4709 S.K./16. md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” düzenlemesine göre bu husus zorunludur. Aksi halde, borçlulara dava açma süresi yönünden yasal süreler uygulanamayacaktır.
    Dava açılması yerine Kuruma itiraz edilmesi durumunda Kurum, itirazı değerlendirerek bir cevap verebilir veya sessiz kalabilir. Yargıtay uygulamasına göre borçlunun ödeme emri aldıktan sonra dava açma yerine Kuruma itiraz etmesi mercide hata olarak değerlendirilmektedir.
    Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği gibi “Davacı tarafından doğrudan iş mahkemesine dava açılmamış ise de, Kurumun davacıya gönderilen ödeme emrinde itiraz yolu olarak iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunması; Kurumun davacının itirazını usul yönünden reddederek itiraz merciinin iş mahkemeleri olması gerektiği yönünde kanun yollarını açıkça gösterici işlem tesis etmeyip, bir anlamda davacıyı yanıltıcı şekilde itirazını esastan inceleyerek reddine karar vermesi karşısında, davacının hak arama özgürlüğünün zedelendiğinin ve Kuruma ödeme emrinin tebliğini takiben yaptığı başvurunun hatalı merciye (görevli olmayan yere) yapılan başvuru olarak, yedi günlük dava açma süresini kestiğinin kabulü zorunludur.” (Y. HGK 2.11.2011, 2011/21-571-680).
    6183 sayılı Yasaya göre Kurumca ödeme emri gönderilen borçlu, 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde İş Mahkemesinde dava açma yerine yanılgı ile idare mahkemesine dava açarsa idare mahkemesinin görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra 10 günlük süre içerisinde iş mahkemesinde dava açılabileceği Yargıtay’ca benimsenmiştir. Bu durumda da dava süresinde açılmış kabul edilir.
    Hatalı yargı yolunda (idari yargıda) görevsizlik kararı ile sonuçlanan davanın ne şekilde ve hangi sürede adli yargıda (hukuk mahkemesinde) ikame edileceği konusunda HUMK’da bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda, Hukuk Genel Kurulu, ortada bir kanun boşluğu bulunduğunun kabulü ile sorunun çözümlenmesi yoluna gitmiştir.
    Adli yargı mahkemeleri arasındaki göreve ilişkin uyuşmazlıklarda başvurulan; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, davacının, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren on gün içinde yeniden dilekçe vermesinin gerektiği, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine ilişkin HUMK m. 193 hükmünün, somut olaya kıyasen uygulamıştır. Sonradan görevli mahkemede açılan dava, görevsiz mahkemede açılmış olan davanın devamı niteliğinde kabul edilerek, görevsiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş olacağından, hak düşürücü süre de, hatalı yargı düzenine bağlı mahkemede davanın açıldığı tarihe göre belirlenecektir.
    Sonuç olarak Hukuk Genel Kurulunca idari yargı kararını takiben adli yargıda (hukuk mahkemesinde) yeni bir dava açabilmenin koşulları şu şekilde belirlenmiştir.
    1-Davanın görevsiz yargı yerinde açılmış olması;
    2-Görevsiz yargı yerinde açılan davanın, adli yargı düzeni içinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması;
    3-İdari yargı yerince verilen görevsizlik kararının temyiz edilmeyerek ya da temyiz edildiği takdirde onanmak suretiyle kesinleşmiş olması, kesinleşen kararı takiben 10 günlük süre içerisinde görevli adli yargı yerinde yeni bir davanın açılmış olması;
    4-İdari yargıda açılan dava ile adli yargıda açılan davanın aynı nitelikte olması.
    Belirtilen bu koşulların varlığı halinde, adli yargıda açılmış dava, hatalı yargı yolunda açılmış davanın devamı niteliğinde bulunacak, hak düşürücü süre de korunmuş olacaktır. (HGK 27.2.2008, 2008/21-140-205)
    Öte yandan, HMK"nın yürürlüğe girmesiyle birlikte söz konusu sürelerde değişikliğe gidilerek, “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler” başlıklı 20. maddesinde; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
    Eldeki davada, Mahkemece, uyuşmazlık konusu 2001/1-2003/3. aylarına ait prim alacakları 06.07.2004 tarihinden önce muaccel hale geldiğinden, bu alacaklara 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, buna göre söz konusu prim alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin 31.12.2005 tarihinde dolduğu, 25.11.2014 tarihindeki tebliğden önce 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104. maddeleri uyarınca zamanaşımını kesen veya durduran bir işlemin gerçekleşmemesi nedeniyle davalı kurum alacağının zamanaşımına uğradığının kabulüyle davanın kısmen kabulüne, davacının 2012/21345 sayılı takip dosyası nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığı ile davacının aylığından yapılan kesintilerin iadesi gerektiğinin tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Ticaret Sicil Gazetelerine göre, davacının dava dışı ... Turizm İnş. Gıda Tekstil Sanayi Dış Tic. Ltd. Şti. ortağı olduğu, 28.06.2001 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile şirketten % 50 pay satın aldığı, 10.04.2002"de payını devrettiği anlaşılmaktadır.
    2012/21345 sayılı takip dosyasından davacı adına düzenlenen 13.12.2013 tanzim tarihli ödeme emri tebliğ edilmeksizin 16.12.2013 tarihinde 2001/7 ila 11. aylarına ilişkin prim borcu nedeniyle emekli maaşına haciz tatbik edilmiş, haciz işlemi yapıldıktan sonra bu defa 2001/1-2002/3 dönemlerine ilişkin prim borcu 31.01.2014 tanzim tarihli ödeme emri ile 17.02.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı mercide hataya düşerek maaş haczinin kaldırılması istemiyle 08.02.2014 tarihinde davalı kuruma başvurmuş, kurumun 21.02.2014 tarihli red yazısı üzerine, 24.02.2014 tarihinde ... . Sulh Hukuk Mahkemesi"nin E.2014/148 sayılı dosyası üzerinden menfi tespit ve emekli maaşı üzerindeki haczin kaldırılması istemli dava açmış, mahkemece idari yargının görevli olması gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı üzerine, davacı 19.03.2014"te idari yargıya başvurmuş, ... . İdare Mahkemesi"nin 06.11.2014 gün, E.2014/597, K.2014/1653 sayılı kararıyla adli yargının görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı üzerine davacı 25.03.2015"te eldeki davayı açmıştır.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında inceleme konusu davada, Mahkemece, Sulh Hukuk Mahkemesi ile idari yargıda açılan davaların hangi tarihlerde kesinleştiği araştırılarak süresinde dava açılıp açılmadığı tespit edilmeli, davaya konu olan dönemler belirlenerek, yani ödeme emri gönderilmeden gerçekleştirilen yersiz hacze ilişkin dönemler ile 17.02.2014"te tebliğ edilen ödeme emrinin dönemleri tespit edilerek haciz tarihinden itibaren haczin kaldırılması istemi ile ödeme emrinin iptali istemlerinin her ikisinin de ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle yersiz haczin kaldırılması ve ödeme emri iptali talepleri hakkında dönemleri de gösterilerek ayrı ayrı karar verilerek bu açıklamalar doğrultusunda davacının sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespiti gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi