10. Hukuk Dairesi 2019/4208 E. , 2019/6117 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 13.11.2001 tarihli Trafik-İş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde Dairemiz bozma ilamına direnilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişinin sorumluluğu konusunda yeni düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.
İnceleme konusu dosyada; Kurum tarafından 13.11.2001 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine ödenen gelirin tahsilinin talep edildiği, davalı ... tarafından zamanaşımı def"inde bulunulduğu, davanın kabulüne yönündeki ilk kararın davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11.06.2013 tarihli ilamı ile ... açısından dava zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle kararın bozulduğu anlaşılmaktadır.
Somut dosyada bozmadan sonra yapılan yargılamada Kurumun Turhal Asliye Ceza Mahkemesi ile yaptığı yazışmalar ile ilişkin belgeler esas alınmıştır. Kurumun 13.01.2010 tarihli yazısı ile kesinleşmiş ceza mahkemesi kararını istediği, mahkemenin cevap yazısının 16.03.2010 tarihinde kuruma intikal ettiğinden bahisle Kurumun ceza mahkemesi kararının kesinleştiğini öğrendiği tarihin faile ıtttıla tarihi olduğu belirtilmiş ve zamanaşımı süresi geçmediğinden mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı üzerine dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ve Hukuk Genel Kurulunun 2015/10-3337 Esas, 2019/505 Karar sayılı 30.04.2019 tarihli ilamı ile mahkemece ilk kararın Dairemizce bozulmasından sonra dosyaya giren yeni deliller çercevesinde yeni bir karar verildiği, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı bu kararın gerçekte direnme olmayıp, yeni olgu ve delillere dayanan yeni bir hüküm olduğundan, yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Dairemize ait olduğundan bahisle dosya Dairemize gönderilmiştir.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanunun 26/2. maddesi ile Borçlar Kanunununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109. maddesi hükmüne göre, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerde ise, iki ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur.
Kurum ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
Maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Dosyada bulunan Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığının 23.05.2002 tarihli raporunda olayın iş kazası olduğu, iş kazasında kazaya karışan aracı kullanan ..."in kaza yeri trafik tutanağına göre birinci dereceden kusurlu olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 52. maddesine göre asli kusurlu olan ..."in 506 sayılı yasanın 26/2 maddesine kapsamında da kusurlu olduğu tespit edilerek, iş kazası olayında 506 sayılı yasanın 26/2 maddesinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Kurum tarafından iş kazası incelenmiş ve müfettiş raporu ile iş kazasının meydana gelmesinde ..."in kusurlu olduğu tespit edilmiş olduğundan kurum müfettiş raporunun düzenlendiği tarih olan 23.05.2002 tarihinde failin Kurum tarafından öğrenildiği kabul edilmelidir.
Somut olayda; sigorta olayının 13.07.2001 tarihinde meydana geldiği, zarara ıttıla tarihi olan, sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin tahsis onay tarihinin 19.07.2002 olduğu görülmektedir. Faile ıttıla tarihi ise Kurum müfettiş raporunun düzenlendiği 23.05.2002 tarihi olduğu gözetildiğinde faile ve zarara ıttılanın 19.07.2002 tarihinde gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulardan; dosyada faile ve fiile ıttıla tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin geçtiği görülmekle mahkemece bu çercevede yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, anılan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."e iadesine, 17/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.