18. Hukuk Dairesi 2015/1325 E. , 2015/14864 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava ve birleşen dava dilekçesinde, vasi atanması istenilmiştir. Mahkemece davada kısıtlılık halinin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının eşi olan..."ın akli melekelerinin yerinde olmaması ve mallarını kötü idare etmesi nedeniyle kısıtlanmasını istemiştir. Mahkemece daha önce verilen kısıtlama kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 411. maddesi gereğince vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir. Bu yetki kesindir ve mahkemece doğrudan gözetilir. Aynı Yasanın 412. maddesi uyarınca ise; vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi, yerleşim yerini değiştiremez. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 7/g maddesine göre; kişilerin yerleşim yeri adreslerinin nüfus aile kütüklerinde bulunması zorunludur. Bu kanuna dayanılarak çıkartılan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 13/1. maddesine göre, yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişinin yazılı beyanı esas alınır. Adres beyan formundaki bildirimler aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı vekili tarafından..."ın akli melekelerinin yerinde olmaması ve mallarını kötü idare etmesi nedeniyle kısıtlanması istemiyle 10.09.2009 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesine dava açıldığı, bu mahkemece "kısıtlanması istenilen kişinin dava tarihindeki yerleşim yerinin Sulh Hukuk Mahkemesinin yargı alanında kaldığı" gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından 21.11.2012 tarihinde bu kararın onandığı, dosyanın Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, ayrıca aynı davacı tarafından 14.10.2010 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesinde..."ın akli melekelerinin yerinde olmaması nedeniyle kısıtlanması için ikinci bir dava açıldığı, 28.12.2010 tarihinde kısıtlama kararı verilerek davacı...."in vasi olarak atandığı, bu dosyanın...."dan gelen dosya ile birleştirildiği, birleştirme kararı sonrası bu defa Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 14.01.2014 tarihinde yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Konya"ya gönderildiği, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 01.12.2014 tarihinde daha önce verilen kısıtlama kararının, bu yönde bir talep olmadığı halde re"sen kaldırılmasına, davacı ..."in vasilik görevinin sona ermesine karar verildiği, bu kararın temyiz edildiği görülmektedir. Kısıtlanması istenilen kişinin dava tarihindeki yerleşim yerinin Sulh Hukuk Mahkemesinin yargı alanında kaldığı, bu hususun yukarıda değinilen Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin onama kararıyla da kesin olarak saptandığı anlaşılmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Dava tarihinden sonra yargılama sırasında kısıtlanması istenilen kişinin yerleşim yerinin vesayet makamının izni olmadan değişmesi halinde mahkemece yetkisizlik kararı verilemez. Somut olayda davanın açıldığı tarihte kısıtlanması istenilen..."ın yerleşim yeri adresinin .... olduğu sabittir. Sonradan yerleşim yeri adresinin değişmesi nedeniyle yetkisizlik kararı verilemez. O halde yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar karşısında; mahkemece davada yetkili mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla işin esası hakkında yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.