22. Hukuk Dairesi 2015/31362 E. , 2018/12031 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin doktor, mesul müdür olarak çalıştığını...sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmadan feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/2-e maddesi gereğince doğruluk ve bağlılığa aykırı davranışları sebebi ile feshedildiğini savunmuş ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Dosya içeriğine göre davalıya ait diyaliz kliniğinde mesul müdür ve doktor olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, 24.03.2014 tarihli fesih bildirimi ile, 10.03.2014-07.05.2014 tarihleri arasında senelik izin kullandığı sırada klinikle ilgili birtakım işlemler nedeni ile arandığında ulaşılamadığı, yakın çevresi ile irtibata geçildiğinde Kırşehir Açık Cezaevinde bulunduğunun öğrenildiğini, ... tarafından açılan, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/124 esas-2009/68 karar sayılı ilamı ile resmi belgede sahtecilik suçundan iki yıl onbir ay hapis cezasına mahkum edildiği ve cezanın kesinleştiğini 21.03.2014 tarihinde öğrendiklerini, yıllık izin perdesi adı altında bu denli önemli bir hususun saklanması ve gerçeklerin bildirilmemesinin doğruluk ve bağlılığa uymadığı gerekçesi ile İş Kanunu 25/2-e maddesi gereğince feshedilmiştir.
Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/124 esas - 2009/68 karar sayılı kararı ile 02.06.2009 tarihinde, davacının davalı işyerinde çalışmaya başlamadan önce Kırşehir Verem ve Savaş Dispanserinde doktor olarak çalıştığı sırada 2002 ve 2003 yıllarında, muayene sonrasında reçetelere hastaların ihtiyacından çok ilaç yazıldığı, sahte reçetelerle ... aleyhine eczane sahibine yarar sağlandığı gerekçesi ile resmi belgede sahtecilik suçundan iki yıl onbir ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ve Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 09.01.2013 tarih, 2012/3480 esas - 2013/207 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Davacı, içinde bulunduğu durumu gizlediği hususunun gerçek olmadığını, infaz savcılığı ile görüşerek fiilen cezaevinde kalması gereken süreyi tespit ettirdikten sonra şirketin izin vermeye yetkili makamı Ali Nar ile görüştüğünü, içinde bulunduğu durumu olduğu gibi anlattığını, yıllık izinlerini kullanarak bu sıkıntılı süreci atlatmasının mümkün olduğu anlaşılınca yıllık izin talep ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davacının kesinleşen hapis cezasının infazı için işyerinden iki ay yıllık ücretli izin aldığı, yıllık iznini alırken, izin alma sebebini yerine bakacak doktor arkadaşlarına ve bağlı bulunduğu hastane yetkililerine haber vermediği, durumun doğruluk ve bağlılığa aykırı davranış teşkil ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkıdır. 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesi gereğince işverence verilecek yıllık ücretli izinlerin usul ve esaslarını düzenlemek amacı ile oluşturulan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin 8. maddesinde, işçi izin isteminde adını, soyadını, varsa sicil numarasını, iznini hangi tarihler arasında kullanmak istediğini yazar, düzenlemesine yer verilmiştir. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki, işçinin yıllık ücretli izin sürelerini nerede geçireceğini işverene bildirme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Kaldı ki davacı tarafından işveren yetkilisi ..."a yıllık izin talebine ilişkin gönderilen 07.03.2014 tarihli e-posta içeriği, davacı tanığının, davacının yıllık iznini cezaevinde yatmak amacı ile aldığını bölge müdürü .... ve işyerindekilerin bildiği yönündeki beyanı da değerlendirildiğinde, davacının kesinleşmiş mahkumiyet kararı nedeni ile cezaevine gireceğini gizleyerek yıllık izin talebinde bulunduğu da kanıtlanmış değildir.
Davacı, mahkumiyetine esas suçu, davalı işyerinde çalışmaya başlamadan önce işlemiş olup... girdiği tarihte hakkındaki ceza soruşturması sonuçlanmadığından işe girerken işvereni yanıltması da sözkonusu olmayacaktır.
İşverenin bildirdiği fesih sebebi ile bağlılığı ilkesi ve tüm bu açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmadan feshedildiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 17.05.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.