4. Hukuk Dairesi 2013/6020 E. , 2014/2616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Solhan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2012
NUMARASI : 2008/18-2012/187
Davacı Milli Savunma Bakanlığı vekili Avukat S.F.. tarafından, davalı A.. D.. aleyhine 21/04/2008 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davalının temyiz harç ve masraflarına ilişkin adli yardım talebinin 6100 sayılı HMK"nun 336/3. maddesi gereğince kabulüne karar verildikten sonra temyiz incelemesine geçilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, askerlik hizmeti sırasında verilen zarar nedeni ile müteselsil sorumlu Milli Savunma Bakanlığı"nın ödediği tutarın, öteki sorumluya rücuuna ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının askerlik görevi sırasında nöbet dönüşü emir ve talimatlara aykırı hareket ederek silah arkadaşını vurup öldürdüğünü, ölen er için yakınlarına Milli Savunma Bakanlığı Nakti Tazminat Komisyonu tarafından tazminat ödendiğini belirterek, yapılan bu ödemenin davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı, kast ve ihmalinin olmadığını belirterek, usul ve yasaya aykırı olan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacı idarenin, ölen erin yakınlarına ödediği miktarın, olay tarihindeki verilere göre hesaplanan kısmından davalının sorumlu olduğu benimsenerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Rücunun amacı, birlikte sorumlular arasında hakkaniyete göre denge kurmaktır. BK’nun 50. maddesi, hakimin takdirini temel almıştır. Anılan madde buyruğuna göre, ilgililerin birbirlerine karşı rücu hakları olup olmadığını ve varsa kapsamını hakim takdir edecektir. Bu madde, her ne kadar birden çok kimselerin ortak kusurlarıyla zarar oluşturmalarını düzenlemiş ise de onu izleyen 51. maddedeki birden çok kişilerin değişik hukuksal nedenlerden sorumluluğunda da belirtilen kural geçerlidir. Öyleyse, çok tipli teselsülde de hakim, rücu kapsamını takdir durumundadır.
Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet de onunla birlikte değerlendirilmesi gereken önemli öğelerdendir. Davalı, Anayasa’nın 72. maddesi gereği, hakkı olan askerlik görevi sırasında kusuru ile zarara yol açmıştır. Hizmetin karşılığında ücret almaması ve bu hizmetin anayasal bir görev niteliğinde olması nedeniyle, tazminatın tamamından sorumlu tutulması, hakkaniyet öğesinin kapsam belirlemede dikkate alınmamış olunması sonucunu doğurur. Öte yandan, tüfeğin tam dolduruş konumunda olacak şekilde nöbet yerinden dönülmesi, emniyet tedbirlerine aykırılık olarak düşünülebilir ise de; Midyat gibi terör olaylarının yoğun yaşandığı bir coğrafyada, uğranılacak olası bir terörist baskınında, ateş gücünün teröristler lehine olmamasının temini amacıyla, davalının silahını tam dolduruşa getirmesi, makul kabul edilebilecek bir durumdur. Olay yerinin bu özelliği ve olayın kasten meydana gelmemesi de nazara alındığında, hesaplanan tazminattan uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, dava konusu olayın, davalının askerlik hizmetini yaptığı sırada meydana geldiği, idarenin de hizmetin yürütülmesi sırasında kamusal görevlerinden biri olan; davalının eğitimi, verilecek olan talimatlar ve bunların yerine getirilmesi bakımından gerekli dikkat ve özeni göstermediği, bu durumun idarenin müterafik kusurunu oluşturacağı anlaşılmakla BK"nun 44. maddesi gereğince indirim yapılması gerekir.
Şu halde, mahkemece, hakkaniyet ve müterafik kusur durumu gözetilerek tazminat miktarından uygun bir indirim yapılmaması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA; davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine 18/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.