4. Hukuk Dairesi 2013/5945 E. , 2014/2665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Torbalı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/11/2012
NUMARASI : 2011/514-2012/493
Davacılar M.. Y.. vd tarafından, davalı Y.. S.. aleyhine 07/10/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/11/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, oturdukları 20 nolu dairenin alt katında bulunan davalının oturduğu 16 nolu dairenin bulunduğu kattaki depoda 02/08/2010 tarihinde gece vaktinde kimliği belirsiz şahsın attığı sigara izmariti sonucu yangın çıktığını, davalının yangını çıkartanın ve kapısına konan hakaret içerikli notu bırakanın kendileri olduğu iddiası ile şikayette bulunduğunu, üzerlerine atılı suçlardan yapılan soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı tarafından yapılan haksız suçlamalar nedeniyle çeşitli sıkıntılar yaşadıklarını belirterek, kişilik haklarına saldırı gerekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalı, davacılardan sadece kuşkulandığını, kapısına bırakılan notla ilgili anayasal şikayet hakkını kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; olayın oluş şekli, davalının şikayetini ifade ediş biçimi ve daha önce taraflar arasında vuku bulan olaylar nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda, davalının oturduğu dairenin bulunduğu katta bulunan apartmanın ortak olarak kullanılan deposunda 02/08/2010 tarihinde yangın çıkması sonucu; davalının yangın çıkartan kişiden şikayetçi olduğu, yine davalının 02/09/2010 tarihinde işe giderken evinin dış kapısını açtığında düşen kağıtta "Apartmanı siz yaktınız. Şerefsizler. Kızın erkeklerle geziyor, onu takip et. İmansızlar. Biz kürdüz, ama imanlıyız" notunun yazılı olduğunu görmesi üzerine yazıyı yazan şahıstan şikayetçi olduğu, davalının daha sonra Cumhuriyet savcılığındaki beyanında yangın çıkartan ve hakaret içerikli yazıyı yazanların davacılar olmasından şüphelendiğini belirttiği, Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı"nca davacılar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacıların da davalıyı iftira ve hakaret suçlarından şikayet ettikleri, Torbalı Cumhuriyet Başsavcılığı"nca davalı hakkında iftira ve hakaret suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davalının kapısına not bırakılması ve davacıların da Bitlisli olmaları nedeniyle şüphe üzerine davacıları savcılığa şikayet ettiği hazırlık evrakı ve dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Şu durumda davalının bazı emarelere istinaden şikayet hakkını kullandığı kabul edilmelidir. Şikayetin açıkça davacıyı zararlandırma ve kişilik hakkına saldırı kastıyla yapıldığı ve hak arama sınırlarını aştığından da söz edilemeyeceğine göre davalının yasal şikayet hakkı sınırında kalan eylemi nedeniyle tazminata mahkum edilemeyeceğinden davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.