20. Hukuk Dairesi 2015/12498 E. , 2017/1646 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Orman Yönetimi, 15.09.2008 tarihli dilekçe ile açtığı davada; 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan çalışmalarda, ... köyünde ... ada ... sayılı parselin orman niteliği ile sınırlandırılıp, Hazine adına tesbit tutanağı düzenlenerek kısmi ilana çıkartıldığını, bu orman parseline bitişik olan taşınmazlar, orman sayılan yerlerden olduğu halde, orman alanı dışında bırakıldığını ileri sürerek, bu alanın orman sınırları içine alınarak orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescilini istemiş, davaya konu olan yerler hakkında ... ada ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... parsel numaraları ile düzenlenen kadastro tesbit tutanakları, kadastro mahkemesinde orman kadastrosuna itiraz davasına konu olduğu nedeniyle mahkemeye gönderilmiş, mahkemece ... ada ... ve ... parseller yönünden dosya tefrik edilerek husumet nedeniyle davanın reddine, taşınmazın tesbit gibi zilyetleri adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Dairemizce bozulmuştur.
Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/09/2010 gün ve 2010/6788-10631 sayılı ilamında özetle […Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Kanun hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından orman sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tesbit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte orman olmadığı konusunda "olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği" kabul edilip, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmi ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği, açılacak bu davada yapılan kadastro işlemin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumet Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzelkişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyet olanlara yöneltilebileceği, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle dava husumet yönünden red edilmeyip, kadastro mahkemesinin, dava dilekçesinde nitelikleri bildirilen taşınmazın tesbit tutanağının, malik henesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenip, Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre mahkemeye göndermesini kadastro müdürlüğünden istemesi gerektiği, tesbit tutanağı düzenlenmeden keşif yapılması halinde, keşif sırasında belirlenecek hak sahiplerinin davaya katılması, bu arada tesbit tutanağının gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirip
3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerini de davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi...] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyulduktan sonra davanın reddine, ... köyü ... ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2013/66 E. -2013/4819 K. sayılı 30.04.2013 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle: ""...Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dava dosyası içinde bulunan ve hükme esas alınan orman bilirkişi raporu ekinde yer alan 1952 tarihli hava fotoğrafı ile 1958 tarihli memleket haritasında dava konusu taşınmazların konumu çevre parsellerle birlikte gösterilmiş ise de, hükme dayanak alınan raporda taşınmazların memleket haritalarında yeşil alanda gösterilmiş, rapor içeriğinde fenni hata sonucunda münferit geniş yapraklı yeşil alanda kaldığından söz edilerek taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu kananatine varılmış ve bu rapora dayanarak hüküm kurulmuştur. Kural olarak; iki aşamalı ve çift bindirmeli yöntemle askeri ya da bilimsel amaçlı çekilen hava fotoğrafları, memleket haritalarının hazırlanmasında altlık olarak kullanıldığından çekim tarihindeki taşınmazların gerçek fiili durumunu yansıtırlar. Memleket haritasında bir boyama hatası varsa bu husus hava fotoğrafları üzerinde stereoskop cihazı ile üç boyutlu inceleme yapılmak sureti ile taşınmazların üzerinde orman ya da ziraat bitki örtüsünün var olup olmadığı saptanmalı, bitki örtüsü bulunuyorsa ağaçların cinsi, yaşı ve dağılım durumu ile kapalılık teşkil edip etmediği duraksamaya meydan vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Memleket haritalarında hava fotoğraflarına göre farklılık ya da boyama hatası nedeniyle aykırılık varsa bu husus ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır. Açıklanan gerekçelere göre, duraksamaya neden olan içerikli ve yetersiz inceleme ve uygulamaya dayanan rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; çekişmeli taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır..."" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde, sübut bulmayan davanın reddine, ... köyü ... ada ... ve ... nolu parsellerin ... adına tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı Orman Yönetimi vekiline yükletilmesine 28/02/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.