21. Hukuk Dairesi 2014/21860 E. , 2015/1678 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Hükme esas alınan hesap raporunun yönteme uygun olmadığı açıktır. Tazminatın saptanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgörmezlik ve karşılık kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan tazminat miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Öte yandan; 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 46/1 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 54.maddesine göre bedensel zarara uğrayan kişi tamamen veya kısmen çalışamamasından kaynaklanan zararını isteyebilir. Sigortalının bedensel zarar sonucu işgücü kaybı geçici veya sürekli olabilir.
Geçici iş göremezlik nedeniyle sigortalının uğradığı gerçek zarar; iş kazası veya meslek hastalığı sonucu işinde geçici olarak çalışamayan sigortalının iyileşinceye kadar çalışamamasından doğan kazanç kaybıdır.
Bu zarar, sigortalının raporlu olduğu dönemde % 100 işgücü kaybına uğradığı kabul edilerek, bu dönemde işverenden alması gereken ücret tutarı belirlenip, bu tutardan davalı işverenin kusuruna isabet eden tutar bulunup bundan Kurumun ödediği geçici işgöremezlik ödeneğinin indirilmesiyle bulunan miktardır.
Davacıda 13.09.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 7,2 oranında meslekte kazanma gücü kaybı oluştuğu, bu oranı SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığınca, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu"nca ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunca belirlendiği, sigortalıya 13.09.2010-28.10.2010 tarihleri arasında 46 gün üzerinden 699,66 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunda ise davacının zararının olay tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği halde hesap raporu tarihinden itibaren hesaplandığı dolayısıyla geçici iş göremezlik dönemini kapsayan süreye ilişkin de herhengi bir hesaplamanında yapılmadığı, bu haliyle denetime elverişsiz olduğu açıktır.
Yapılacak iş; hesap uzmanı bilirkişiden yukarıda açıklanan şekilde rapor alıp sonucu gereğince karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, diğer tamyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.