3. Hukuk Dairesi 2016/21276 E. , 2018/8287 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili,....... kain 4125 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan 8982,8983,8984,8985 parsel sayılı taşınmazlarda tarafların ve dava dışı ..."ün elbirliği halinde malik olduklarını, aralarında düzenledikleri 01/05/2014 tarihli taksim sözleşmesi ve sulh protokolü ile 8982 parsel sayılı taşınmazın davacıya bırakıldığını, ..... sayılı acele kamulaştırma kararı ile tarafların aralarında yaptıkları sulh protokolüne göre davacıya isabet eden 8982 numaralı parselin 5.778,31 m2"lik bölümü üzerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 27. maddesi gereğince ....lehine kamulaştırma yolu ile irtifak hakkı tesis edildiğini, bankaya yatırılan 84.235,66 TL acele kamulaştırma bedelinden davalılara da ödeme yapıldığını, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun kısmen kamulaştırmaya ilişkin 12. maddesine göre davalılara yapılan ödemelerin haksız olduğunu...... sayılı dosyasında belirlenen kamulaştırma bedelinden daha evvel acele kamulaştırma kararı neticesinde ödenen miktarın mahsubu ile geriye kalan bakiye kısmın davacı adına yatırılmasına karar verilmiş olmasının da iddialarını doğruladığını ileri sürerek, her bir davalıya ayrı ayrı ödenmiş olan 12.033.67"şer TL"lik kamulaştırma bedelinin tahsil edildikleri tarih itibariyle işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar cevap dilekçelerinde, taksim sözleşmesindeki yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, infaz edilmeyen protokole dayanarak bu davanın açılmasının doğru olmadığını, 2942 sayılı Yasanın 12. maddesinde belirtilen hususun yalnızca mülkiyet kamulaştırmalarında uygulanabileceğini, irtifak hakkı tesisinde uygulanamayacağını, fiilen taksim edilen taşınmazın üzerinden geçen tellerin tarafların narenciye yetiştirmesine engel bir durum teşkil etmediğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
./..
-2-
Davalı ..., taksim sözleşmesinin infaz edilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 8982, 8983, 8984 ve 8985 sayılı parseller üzerindeki iştirak halinin henüz çözülmemiş olup, taraflar ile dava dışı ..."ün söz konusu parsellerde halen şerik (ortak/iştirak halinde malik) konumunda olduklarından, açıkça müşterek (paylı) mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlara ilişkin düzenleme içeren 2942 sayılı Yasasının 12. maddesinin anılan parseller yönünden geçerli olmayacağı, taksim sözleşmesinde 8982 sayılı parselin davacıya verilmesinin kararlaştırılmadığı, 4125 parselin ifrazı sonucunda oluşan 8982,8983, 8984 ve 8985 parsellerin paylı mülkiyete tabi olarak tescili hususunda mutabakata varıldığı, öte yandan..... Mahkemesinin 2015/236 E. 2016/4 K. sayılı kararıyla belirlenen 87.183,91 TL kamulaştırma bedelinden daha evvel ödenen kısmın mahsubuyla belirlenen bakiye 2.948,25 TL"lik kısmın davacıya ödenmesi yönündeki kararın da ulaşılan sonucu değiştirmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazın mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesi ile fiilen taksim edilerek davacı ve diğer mirasçıların tasarruf ve yararlanmasına bırakılmasına rağmen, kısmi kamulaştırma işlemi sırasında fiili taksim gözetilmeden davalı mirasçılara ödenen kamulaştırma bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
4721 sayılı TMK"nun 676. maddesinde düzenlenmiş olan miras taksim sözleşmesi, tereke mallarının tamamının veya bir kısmının mirasçılar arasında nasıl ve ne şekilde paylaşılacağını belirten, geçerliliği tüm mirasçıların katılmış olması ile yazılı şekle tabi olan özel bir sözleşme şekli olup, bu sözleşme ile mirasçılar tereke mallarının nasıl paylaşılacağını ya da tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği halindeki mülkiyetin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini kararlaştırabilirler.
Somut olayda taraflar arasında 01/05/2014 tarihli miras taksim sözleşmesi yapılarak 4125 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan 8982,8983,8984,8985 parsellerin taksim sözleşmesi ekinde yer alan taksim krokisi uyarınca fiili taksiminin yapılarak 8982 parsel sayılı taşınmazın davacıya bırakıldığı ve 8982,8983,8984 ve 8985 parsel sayılı taşınmazların tapuda hak sahipleri adına müşterek mülkiyet hükümlerine göre intikal ettirilmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yapmış oldukları miras taksim mukavelesi ile bağlı olan davalıların fiili taksime göre davacıya isabet eden 8982 parsel sayılı taşınmazda herhangi bir haklarının olmadığı, dolayısıyla kamulaştırmaya konu alanın da fiili taksime göre davacıya bırakılan 8982 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı gözetildiğinde, kamulaştırma bedelinin tamamının davacıya ait olması nedeniyle davanın kabulü yönünde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3- Kabule göre ise; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 3/2. maddesine göre; "Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, red sebebi ortak olan davalılar lehine tek, red sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her red sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur." hükmünü
../...
-3-
içermektedir. Buna göre mahkemece, davalı ... dışındaki tümü aynı avukat tarafından temsil edilen ve davanın red sebebi hepsi için aynı olan davalılar yönünden tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her biri için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA
ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
....