20. Hukuk Dairesi 2015/12373 E. , 2017/1712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi vekilinin 18/12/2014 tarihli dava dilekçesinde, ... ili,... Köyü, 728 parsel sayılı taşınmazın ...oğlu ... adına kayıtlı olduğunu, nüfus kaydı incelendiğinde ..."in soyadının aslında ... olduğunu, öncelikle tapu kaydında isim tashihi davası açmak için yetki verilmesini, ...’in 04.05.2001 tarihinde vefat ettiğini, ..."in veraset ilâmının çıkartılarak mirasçılarının tespit edilmesi için yetki verilmesini, dava konusu taşınmazın 115 nolu ... Kadastro Komisyonunca yapılan kadastro çalışmaları sonucunda üzerinde ... Genel Müdürlüğünün 06/06/2005 tarih ve 2841 sayılı devredilemez ve satılamaz şerhi bulunduğunu, ilgili parselin tamamının Devlet Ormanı içerisinde kaldığını belirterek ... ili, ... ilçesi,... köyü, 728 sayılı parselin tapu kayıt maliki adına olan tapusunun iptaline, davalının taşınmaza müdahalesinin men"ine, taşınmaz üzerinde bulunan irtifak hakkı, haciz ve ipotek şerhlerinin tapu kaydından kaldırılmasına, taşınmazın tamamının ... vasfıyla Hazine adına tesciline ve dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen tahdide dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 02/06/2005 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen ... kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Yörede 1969 yılında yapılıp ilân edilerek kesinleşen tapulama çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece davalının davanın açılmasından önce ölmesi halinde davanın reddi gerektiği, mirasçıların bu davada yer alamayacağı, dava dilekçesinde kanunî noksan bulunduğu, mirasçıların davaya katılmasıyla davanın yürütülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de anılan hüküm kanuna ve usûle uygun değildir. Şöyle ki,
Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Kanun hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usûl hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın "Dava dilekçesinin içeriği" başlıklı 119/b maddesi hükmüne göre; dava dilekçesinde davacı ve davalının adı soyadı adresleri yer almalıdır. Maddenin son fıkrasına göre, (b) bendindeki bir eksiklik halinde, hakim eksikliğin tamamlanması için davacıya bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verir.
Bunun yanında, HMK’nın "Tarafta iradî değişiklik" başlıklı 124. maddesi gereğince;
Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.
Türk Medenî Kanununun 28.maddesinde ise; gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitireceğinden aleyhine dava açılamaz ise de; yukarıda belirtildiği üzere ölü kişinin taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak yargılamaya gerçek tarafla devam edilmelidir.
Somut olayda, davacı ... Yönetiminin 18/12/2014 tarihli dava dilekçesinde "davalı ...’in 04.05.2001 tarihinde vefat ettiğini, ..."in veraset ilâmının çıkartılarak mirasçılarının tespit edilmesi için yetki verilmesini" beyan ve talep ettiği, mahkemece 22/12/2014 tarihli tesnip tutanağında "6- Davacı tarafa ...’in soyadının tapu kaydında isim tashihi davası açılarak ... olarak düzletilmesi için yetki verilmesine, bu tashihten sonra kök muris ...’in veraset ilamının çıkartılması bu mirasçıların davaya dahil edilmesi için davacı vekiline yetki ve süre verilmesine, 7- Davalı mirasçıları davaya dahil edildiğinde adlarına tebligat çıkarılmasına" karar verildiği, davacı ... Yönetiminin 13.04.2015 tarihli dava dilekçesiyle tapuda intikal işlemlerinin yapıldığını, tapu kaydında malik olarak görünen ... ve ...’in davaya dahil edilmesi talebinde bulunduğu, dosyaya getirtilen tapu kaydı incelendiğinde ... ili.... ilçesi, ...mahallesi... mevki 728 parsel sayılı koru niteliğinde 3800,00 m² yüzölçümünde olduğu, ... ve ... 1/2’şer hisseyle malik bulundukları ve edinme sebebinde mirasın taksimi yazılı olduğu, taşınmaz maliklerinin nüfus kayıtlarından davalı ölü ...’in çocukları oldukları, davacı ... Yönetiminin dahili davalı dilekçesinde isimlerini belirttiği dahili davalı mirasçılar ... ve ..."e usûlüne uygun olarak tebliğ edildiği ve davaya katılımlarının sağlandığı, dolayısıyla davacı ... Yönetimi yönünden dürüstlük kuralına aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde yer alan tapu kaydına göre, dava konusu taşınmazın mirasın taksimi yoluyla maliki olan gerçek kişilere tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmış olduğundan yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken davanın açıklanan nedenle reddine karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/03/2017 günü oy birliği ile karar verildi.