4. Hukuk Dairesi 2014/2149 E. , 2014/2872 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi (Kadıköy 2. AHM)
TARİHİ : 19/04/2012
NUMARASI : 2009/191-2012/223
Davacı Pames Ayakkabıcılık İth. İhr. San. Tic. A. Ş. vekili Avukat A.T..tarafından, davalı P.. M.. vekili A. D.. aleyhine 28/05/2009 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/02/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, daha önceden belirlenen 19/04/2012 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat Gö.T.. geldi, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
Davacı, dava dışı borçlusu aleyhinde başlattığı icra takibinde yine dava dışı sigorta şirketine İİK 89/1 maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesini istediğini, ihbarnamenin davalı PTT"nin alo 169 post hizmeti kanalıyla ulaştırılmasının istendiğini, bu hizmette tebliğ evrakının aynı il içinde 4 saatte, farklı il içinde ise ertesi gün tebliği gerekli iken evrakın 6 gün sonra tebliğ edildiğini, bu arada sigorta şirketinin borçlusuna ödeme yaptığını, kendisinin icra takibinin aciz vesikasına bağlandığını alacağını davalının kusurlu hizmeti nedeni ile tahsil edememesinden dolayı uğradığı zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, usul ve esas yönlerden davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının evrakın tebliğindeki gecikmeden dolayı kusurlu olduğu benimsenmiş, istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Posta gönderilerinin doğru ve güvenli bir şekilde ve zamanında adrese teslimi ve bu kapsamdaki işlerin denetlenmesi P.. M.."nün kamu hizmeti kapsamındaki görevleri arasında olup, bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğindedir. İdarenin işlem ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı; idari Yargılama Usulü Yasası"nın 2/1-b maddesi gereğince İdare"ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınır.
Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu benimsenerek yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, temyiz eden taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 21/02/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye ekli cetvelde Kamu İktisadi Kuruluşları arasında yer alan PTT, aynı Kararname"nin 2/3. maddesi gereğince sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanımlanmıştır. PTT’nin, Kanun Hükmünde Kararname ve Ana Statü"de yer alan düzenlemeler saklı kalmak üzere özel hukuk kurallarına bağlı olduğu belirtilmiştir. Sözü edilen yasal düzenlemelerden, bu nitelikteki kuruluşların özel hukuk kurallarına göre yönetileceği ve faaliyet göstereceği, eylem ve işlemlerinin idari eylem ve işlem niteliğinde olmayıp diğer özel hukuk tüzel kişilerinde olduğu gibi, özel hukuka ilişkin bulunduğu sonucuna varılmalıdır. Davalılardan P.. M.."nün açıklanan niteliği gereği, üçüncü kişilerle aralarında çıkacak uyuşmazlıklara da idari yargı yerinde değil, adli yargı yerinde bakılmalıdır.
Yerel mahkemece, açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeyerek, davalı P.. M.. yönünden yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddi gerektiği yolundaki bozma kararına katılmıyorum. 21/02/2014