4. Hukuk Dairesi 2013/6771 E. , 2014/2921 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2011
NUMARASI : 2009/967-2011/410
Davacı M.. E.. tarafından, davalı A.. A.. aleyhine 28/08/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/04/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat davasıdır. Mahkemece, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının kendisi hakkında görevi kötüye kullanma suçunu işlediği gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, ancak kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, bu sürecin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu beyanla, uğranılan manevi zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, iddiasında haklı olduğunu beyanla açılan davanın reddini savunmuştur.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; davalı, savcılığa sunduğu şikayet dilekçesinde, davacının ...Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi"nde müdür vekili olarak görev yaptığını, kendisinin de aynı okulda öğretmen olarak görev yaptığını, okulda mescit açılmasına, bazı öğrencilerin bir siyasi partinin toplantısına katılmalarına ve bir usta öğreticinin bir öğrenciyi darp etmesine davacının seyirci kaldığını belirtmiştir. Soruşturma sırasında tanık olarak dinlenen ve aynı okulda öğretmen olarak görev yapan Mehmet Özmen beyanında; okul pansiyonunun bulunduğu binanın ikinci katında kapısında ayakkabı ile girilmez yazılı, zemini halı ile kaplı odanın içinde seccade bulunduğunu, bazı öğrencilerin gece geç saatlerde bir siyasi partinin belde başkanı ve yardımcısı tarafından okula getirildiğini bildirmiş olup yine tanık olarak dinlenen İsa Burak ise; okulda usta öğretici ile aralarında çıkan tartışma neticesinde darp edildiğini ancak okul yönetimine olay ile ilgili olarak şikayette bulunmadığını belirtmiştir.
Şu halde yukarıda açıklanan ilkeler, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre şikayeti haklı gösterecek düzeyde, emare ve olgular mevcut olup davanın tümden reddedilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.