3. Hukuk Dairesi 2020/9692 E. , 2021/1169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen muarazanın önlenmesi ve menfi tespit davası hakkında davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, davalı yönünden reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya elektrik aboneliği almak üzere müracaatta bulunduğunu ancak daha önce kiracı olarak bulunan dava dışı ..."e ait 01170731 numaralı abone borcu bulunduğu gerekçesiyle talebinin yerine getirilmediğini, davalı şirketin abonelik vermemesinin hiçbir hukuki ve yasal dayanağı bulunmadığını, mülkiyeti kendisine ait olan dükkanın önceki abonesi olan dava dışı ..."in bahse konu iş yerini abonelik dönemine ait borcu ödemeden boşalttığını, bu durumun mağduriyetine sebep olduğunu, yeni elektrik aboneliğinin adına tesisini, elektriğin açılmasını, davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitini, muarazanın giderilmesini ve daha fazla mağdur olmaması adına dava sonuna kadar tedbiren enerji verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ; husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, elektrik aboneliği tesisinin ... tarafından yapıldığı, ... ile ...’ın farklı tüzel kişilik olduğunu, kurumun sözleşme yapma noktasında tekel konumunda bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Davalı ... ; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, abonelik kapattırılmadan başka bir abonelik verilmesinin mümkün olmadığını, abonenin aboneliğini kapattırması ve akabinde davacının abonelik başvurusunda bulunması gerektiğini, abone ve davacının ilişkisinin muvazaalı olduğunu, davacının serbest irade ile başka elektrik şirketleri ile de abonelik sözleşmesi yapılabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine, ... yönünden açılan davanın kısmen kabulüne, 1170731 tesisat nolu ... adına olan aboneliğin iptal edilmesi ve hak sahibi adına abonelik tesis edilmesi gerektiğinin tespitine, davacının elektrik abonelik sözleşmesinin tarafı olmadığından menfi tespit isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı ... vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince "dava tarihi itibariyle yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği"nin 8/5 maddesine göre dördüncü fıkra kapsamında, bir önceki tüketicinin perakende satış sözleşmesini sonlandırmadan kullanım yerinden ayrılması halinde, görevli tedarik şirketinin, yeni başvuru sahibinden söz konusu yerin kullanım hakkına sahip olduğunu belgelemesini isteyebileceği, perakende satış sözleşmesinin o yeri kullanacak kişilerle yapıldığı, davacının her ne kadar dava konusu yerin maliki olsa da taşınmazın kendisi tarafından kullanılmadığı, kiraya verildiği nazara alındığında davasının reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesi ile davalı ... vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak, davalı ... yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, mülkiyeti davacıya ait taşınmaza elektrik aboneliği tesisinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin ‘Perakende Satış Sözleşmesi’ başlıklı ikinci bölümünü 5. ve devamı maddelerinde, perakende satış sözleşmesi başvurusu, kapsamı, sözleşmenin imzalanması, sözleşmenin taraflarının hak ve yükümlülükleri ile sözleşmenin süresi, sona ermesi düzenlenmiştir.
Anılan yönetmeliğin ‘Sözleşmenin süresi ve sona erme’ başlıklı 8. maddesinin 4. fıkrasına göre; “Bir önceki tüketicinin perakende satış sözleşmesini sonlandırmadan veya sonlandırarak ayrılması ve farklı bir gerçek veya tüzel kişinin, aynı kullanım yeri için yeni bir perakende satış sözleşmesi başvurusunda bulunması halinde görevli tedarik şirketi tarafından;
a) Önceki tüketicinin ödenmemiş borçlarının bulunması halinde, söz konusu borçlar, ilgili tüketicinin güvence bedelinden düşülmek suretiyle karşılanır ve ilgili sözleşme sona erdirilir.
b) Güvence bedelinin ödenmemiş borçları karşılamaması halinde, (a) bendi kapsamında işlem yapılır ve kalan borç önceki tüketiciden tahsil edilir.
c) Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca gerekli olan bilgi ve belgelerin sunulması kaydıyla, yeni başvuru sahibiyle perakende satış sözleşmesi düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı maddenin 5. fıkrasında dördüncü fıkra kapsamında, bir önceki tüketicinin perakende satış sözleşmesini sonlandırmadan kullanım yerinden ayrılması halinde, görevli tedarik şirketinin, yeni başvuru sahibinden söz konusu yerin kullanım hakkına sahip olduğunu belgelemesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacının maliki bulunduğu taşınmaz için davalı yana elektrik aboneliği tesisi için başvuruda bulunmuşsa da önceki abone (dava dışı kiracı ...’in) borcu bulunduğu gerekçesiyle, davalı yanca talebinin yerine getirilmediğini belirterek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yukarıda anılan yönetmeliğin ilgili hükümleri gereğince perakende satış sözleşmesi yapılırken talepte bulunandan elektrik borcunun olmadığını gösterir borcu yoktur belgesinin istenemeyeceği, aynı kullanım yerine ait önceki abonenin tüketimlerinden kaynaklanan borçları yeni abonelik isteyenin üstlenmesinin talep edilemeyeceği, bu haliyle elektrik aboneliği tesisinin önceki abonenin borcu nedeni ile geri çevrilemeyeceği açıktır.
Somut olayda; mahkemece, davacının talebi üzerine teminat mukabilinde taşınmaza tedbiren enerji verilmiş, bunun üzerine davacı tarafından dava açıldıktan ve taşınmaza enerji verilmesinden sonra taşınmaz zincir markete kiralanmıştır. Dosya kapsamındaki önceki ve yeni tarihli kira sözleşmeleri, tapu kaydı, tesisat cari hesap borç dökümü, vergi kayıtları ve kolluk araştırmasına göre, davacının taşınmaza malik olduğu ve önceki abonenin elektrik borcuna ilişkin tüketimi bulunmadığı sabittir. Öte yandan davalı ... , davacı ile önceki abone arasında muvazaa bulunduğunu iddia etmişse de ileri sürülen bu olgu ispatlanamamıştır.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; davalı ... yönünden 1170731 tesisat nolu ... adına olan aboneliğin iptal edilmesi ve hak sahibi adına abonelik tesis edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta olup, bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bölge adliye mahkemelerinin duruşmasız olarak esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumunda karar verme usulü, HMK"nın 353/1-b-2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında veya kararın gerekçesinde hata edilmesi durumunda yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzelterek esas hakkında yeniden karar verilebilecektir.
Aynı kanunun 359/2. maddesinde ise; "hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.
Açıklanan bu kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesince kanunun oraya uygulanmasında hata edilmesi ve bu hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda ise; bölge adliye mahkemesince, davalı ... ’ın istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının bu davalı yönünden kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, diğer davalı ... yönünden, bölge adliye mahkemesince olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen dahi olsa kabul edildiği durumlarda öncelikle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi ve yeniden tüm talep ve taraflar bakımından hüküm kurulması gerekmektedir.
O halde bölge adliye mahkemesince, yukarıda açıklanan HMK’nın 359/2. ve 353/1-b-2. maddelerindeki düzenlemeler de gözetilerek, her bir davalı hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmasına rağmen yalnızca davalı ... yönünden hüküm kurması suretiyle ve kararın infazında tereddüt oluşmasına sebebiyet verecek şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.