3. Hukuk Dairesi 2016/20818 E. , 2018/8469 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil - tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; .... çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşlık alanı 40-50 yıldır kullandıklarını, imar ve ihya ettiklerini, emek ve masraf harcayarak tarıma elverişli hale getirdiklerini, daha önce kullandıkları alana ilişkin tescil davası açtıklarını, ancak söz konusu alanın karıştırıldığını belirterek; taşınmazın ilgili kısmının adlarına tapuda tesciline olmadığı takdirde emeklerinin karşılığı (fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla) 500,00 TL tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; daha önce açılan davanın kesinleştiğini, zilyetlik ve zamanaşımıyla tapunun kazanılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediğine ilişkin kesin hüküm bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacılarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 2013/12277 esas 2014/794 karar sayılı 06/02/2014 tarihli ilamıyla onanmasına karar verildiği, karar düzeltme talebi üzerine ise 2014/13403 esas 2014/15925 karar sayılı 23/12/2014 tarihli ilamıyla; “....... Bu halde mahkemece davacıların tazminat talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaması isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, sadece tescil istemi yönünden onanmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin, 06.02.2014 tarih, 2013/12277 Esas, 2014/794 Karar sayılı onama kararına ek olarak, tazminat talebi yönünden hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına" karar verildiği görülmektir.
Söz konusu tazminat talebi yönünden bozma ilamı sonrasında, mahkemece, keşif esnasında beyanı alınan .... uzun yıllardan beri taşınmazın davacılar tarafından kullanıldığını beyan ettiği, ancak emek ve para harcadıklarına dair somut beyanı bulunmadığı, taşınmaz üzerinde davacıların inşa ettiği muhdesat olmadığı, taşınmaza artı değer kattıklarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
....
Uyuşmazlık; daha önce kadastro harici taşlık alanın emek ve masraf harcanarak tarıma elverişli hale getirilmesine dayalı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iade isteminde bulunulabilmesi için, bir tarafın malvarlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Buna göre sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. (TBK m.77/1)
Bunun için de, öncelikle iade borcunun kapsamı belirlenmeli, fakirleşme ve zenginleşme zamanı tesbit edilmelidir.
Bu bağlamda, davacının, taşınmaza yaptığını iddia ettiği iyileştirme giderlerini sebepsiz iktisap hükümleri uyarınca davalılardan isteyebilmesi için yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve davalı tarafın mal varlığına geçmiş olması şarttır.
Dosyanın incelenmesinde; davacıların dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz kullandıkları, 19/09/2011 tarihinde yapılan keşifte beyanı alınan mahalli bilirkişinin de hale davacıların kullanımında olduğunu ifade ettiği, böylelikle taşınmazın davacıların kullanımından çıkmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece; temyize konu iş bu alacak davasının açıldığı tarih itibariyle, davacının davaya konu taşınmazı kullanmaya devam ettiği bu şartlar altında davacı aleyhine davalının sebepsiz zenginleşmediği nazara alınarak, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığından bahisle, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sonucu doğru kararın gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davanın reddine dair hükmün yukarıdaki şekilde gerekçesinin değiştirilerek ONANMASINA, 8.20.TL bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
........