17. Ceza Dairesi 2015/28518 E. , 2018/6360 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığın, 26.05.2014 tarihinde tebliğ edilen hükmü CMUK’nun 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra temyiz ettiğinden, aynı Kanunun 317. maddesi uyarınca temyiz isteminin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
1-Yürütülen bir suç soruşturması veya kovuşturması dolayısıyla telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbiri CMK"nın 135. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca; suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, suç tarihi itibariyle hakim veya gecikmesinde sakınca olan halde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Aynı maddenin 8. fıkrasında, dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin ancak, bu fıkrada katalog şeklinde sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabileceği belirtilmiş, 9. fıkrada ise, maddede belirtilen usuller dışında hiç kimsenin, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemeyeceği ve kayda alamayacağı hükme bağlanmıştır.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan, ancak başka bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek şekildeki “Tesadüfen elde edilen deliller” CMK"nın 135/8. maddesinde düzenlenen katalog kapsamındaki suçlara ilişkin ise, soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılabilmektedir. Buna karşın CMK’nın 138/2. maddesinin açıklığı karşısında katalog kapsamında yer almayan suçlara ilişkin kayıtların delil olarak kullanılması mümkün değildir. Kanunda, kişiler arasında telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi yalnızca belirli ağırlıktaki suç tipleri bakımından meşru kabul edilmiş, bunlar dışındaki suçlar yönünden ise özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin korunmasına ilişkin yarar üstün tutulmuştur.
İncelenen dosyada temyiz incelemesi kapsamında olmayan ve haklarında ""Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve örgüt yapısı içinde hırsızlık"" suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen sanıklar ..., ..., ..., ..., ... hakkında, katalog suçlar kapsamındaki “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçu ile ilgili olarak iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına yönelik kararların uygulanması sırasında, sanık ... hakkında hırsızlık suçu ile ilgili konuşma içerikleri elde edilmiş ise de yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, suç tarihi itibariyle hırsızlık suçunun CMK"nın 135/8. maddesi kapsamında bulunmaması nedeniyle anılan dinleme kayıtlarının aynı Kanun"un 138/2. maddesi gereğince bu suçların delili olarak kullanılamayacağı; sanık ..."in soruşturma aşamasında atılı suçu ... ve diğer suç ortaklarıyla birlikte işlediğini belirtse de, kovuşturma aşamasındaki beyanında atılı suçu işlemediklerini belirttiği, sanık ..."in soruşturma aşamasındaki ifadesinde suç ortağı olarak belirttiği tüm sanıkların tüm aşamalardaki istikrarlı savunmalarında atılı suçlamaları kabul etmedikleri, dosya içerisinde sanıklara ait olay yerinde parmak izi, DNA analiz raporu, kamera görüntüsünün bulunmadığı, yine olay anına ilişkin yeminli tanık anlatımı ve benzeri hukuka uygun somut delilin olmadığı, sanıkların olay yerinde yakalanmadıklarının anlaşılması karşısında; sanık ..."ın üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı halde, beraati yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre ;
2-İştirak halinde suç işleyen sanıklardan sarfına sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinin ayrı ayrı, ortak yapılan yargılama giderlerinin ise payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekirken, yargılama giderlerinin eşit olarak alınmasına karar verilmek sureti ile 5271 sayılı CMK’nın 326/2. maddesine aykırı davranılması; ayrıca sanığın payına düşen yargılama giderinin 6352 sayılı Yasa"nın 100. maddesi ile CMK"nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun"un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olduğu ve bu nedenle sanığa yargılama gideri olarak yükletilmeyeceğinin gözetilmemesi,
3-T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 325. maddesi gereğince bozma kararının hükmü süresinde temyiz etmeyen sanık ..."e de SİRAYETİNE, 02/05/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.