3. Hukuk Dairesi 2016/20951 E. , 2018/8535 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz, davacı vekili ile davalı .........vekili tarafından temyiz edilmiş, temyize konu edilen kararda duruşma talep eden davalı aleyhine hükmedilen miktar temyizde duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kendisine ait iş yerinde camcılık yaptığını, 24.08.2007 tarihinde müşterisi davalı ..."ya ait olan cam seraya cam takmak için gittiğinde, cam seranın üzerinden geçen yüksek gerilim tellerinden üzerine elektrik atması sonucu ağır derecede yaralandığını, olay nedeniyle acı ve ızdırap duyup, fizyolojik ve psikolojik olarak yıprandığını, sakatlığı nedeniyle halen iş yerini açamadığını, maddi olarak da kayba uğradığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi ve 70.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren hesaplanacak kanuni faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 11.06.2015 tarihinde maddi tazminat talebini 4.723 TL"ye yükseltmiştir.
./..
-2-
Davalı...... dava konusu olayın olduğu yerde bulunan seranın kaçak olarak yapıldığını, sera sahibi tarafından kurumlarına herhangi bir müracaat olmadığını, ayrıca enerji hattının kazanın meydana gelen bölgede faaliyet gösteren firmalara ait özel bir hat olduğunu, hattın bakım onarım ve denetim sorumluluğunun tamamen özel trafolu bu müşterilere ait olduğunu, hattın seradan önce yapılıp yasalar gereğince yerden 6 metre yükseklikte olduğunu, cam seraların ortalama 4-5 metre yükseklikte olup 6 metrelik farkın 1-2 metreye kadar düştüğünü ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davacının cam seranın tamirine başlamadan önce ...... nehrinde yüzdüğünü ve yüzdükten sonra kıyafetleri dahi kurumadan seranın üstüne çıkıp tamire başladığını, yüksek gerilim hattının davalının tarlasından geçmesinin bilgisi dışında olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin taleplerinin ıslah ile arttırılan miktarda gözetilerek kabulü ile 4.723,00 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL"sine olay tarihi olan 24.08.2007 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 24.08.2007 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dava, elektrik çarpması nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
.....
Somut olayda, mahkemece yapılan keşif neticesinde alınan 05.05.2011 tarihli bilirkişi raporunda; hattın özel hat olması nedeniyle davalı .... kusurunun olmadığı, davacının gerekli önlemleri almaması, davalı ... Kaya"nın serayı hattın var olduğunu görmesine ve gerekli mesafe olmamasına rağmen tesis etmesi, hattın sahibi olan özel müşterilerin hattın bakım ve işletmesinde sorumlu olması nedeniyle eşit oranda kusurlu olduklarını bildirmişlerdir. İtiraz üzerine farklı kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetine dosya tevdi edilmiş, 09.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacının kusur oranının % 50, davalı ..."nın % 20, ........ İnşaat firmalarının toplam kusur oranının ise % 30 olduğunu bildirmişlerdir. Mahkemece 09.01.2015 tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur .
Buna göre, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin, hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca, mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, kusur oranına ilişkin çelişkiyi giderecek nitelikte alanında uzman önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak 3’lü bilirkişi heyetinden somut verilere dayalı, gerekçeli ve denetime uygun, tarafların itirazlarını da karşılar nitelikte kusur raporu alınması, kusur oranları net olarak tespit edildikten sonra, kusur durumuna göre, maddi tazminat miktarının takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Birinci bendde açıklandığı üzere, tarafların kusur oranlarının net olarak tespitinden sonra, hasıl olacak sonuca göre manevi tazminat miktarının takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına, ikinci bendde açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu davacı taraf yönünden açık, davalılar yönünden kapalı olmak üzere, 13/09/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
....