23. Hukuk Dairesi 2015/718 E. , 2015/1542 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan dört adet hizmet alım sözleşmesi gereğince müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, davalının müvekkilinin hak edişlerinden yaptığı 21.593,70 TL prim kesintisinin 5510 sayılı kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalarak şimdilik 10.000,00 TL"nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 21.593,70 TL"ye arttırmıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin Kamu İhale Kanunu"na tabi bir kuruluş olup Kamu İhale Tebliği uyarınca hak edişlerden kesinti yaptığını, kesinti yapılmaması halinde kamu zararına sebebiyet verileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kanunla getirilen teşvikten yararlanacak olan işverenin, fiilen ve hukuken sigortalı işçi çalıştıran işveren olup işi veren olmadığı, somut olayda hizmet işi davacının çalıştırdığı kişiler aracılığı ile yapıldığından yasanın öngördüğü %5"lik teşvik indiriminden de davacının yararlanması gerektiği, tarafların bunun aksine sözleşme yapmalarının mümkün olduğu, ancak taraflarca imzalanmış olan sözleşmede buna ilişkin bir düzenleme bulunmadığından davalının, davacının hak edişinden bu nitelikte kesinti yapmasının haksız olduğu, davanın açılış tarihine göre davacının kısmi dava açması mümkün bulunduğundan ıslah yolu ile talebini arttırabileceği, davacının davalıyı davadan önce temerrüte düşürdüğünü ispat edemediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 21.593,70 TL"nin 10.000,00 TL"lik kısmının dava tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, faiz başlangıcına ilişkin talebin kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
..."nın 06.04.2011 tarih ve 2010/3-727 E., 2011/75 K., Dairemizin 12.03.2014 tarih ve 2013/8037 E., 2014/1827 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu"ndaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez.
Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Nedensiz zenginleşmede dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK döneminde, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olup olmaması ayrımı yapılmadan, (TBK"nın 117/2. maddesinde ise sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde) haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Hüküm altına alınan bedel yönünden davalı borçlunun, dava tarihinden önce BK"nın 101. (TBK"nın 117) maddesine uygun şekilde miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü iddia edilmediği gibi, bu yönde bir delil de ibraz edilememiştir.
Somut olayda, mahkemece, alacağın 10.000,00 TL"lik kısmına dava tarihinden itibaren, bakiyesine ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmuştur.
Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava ve ıslah dilekçesinde, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak, alacağın avans faizi ile tahsili talep edilmiş olup; mahkemece, davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı ..."nın 21/1. maddesi uyarınca ticari nitelikte olduğu, bu davanın aynı Kanun"un 4/1. maddesi uyarınca nispi ticari dava olduğu, ticari işlerde 3095 sayılı Kanun"un değişik 2/2. maddesi uyarınca avans faizi isteme hakkına sahip olan davacının bu anlama gelecek şekilde alacağın ticari faiziyle tahsilini istemiş olduğu gözetilerek, alacağın avans faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiş ise de hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden ..."nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile (HÜKÜM) bölümünün 1 nolu bendinde geçen “yasal” ibaresi çıkarılarak, yerine "avans" ibaresi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.