20. Hukuk Dairesi 2017/7806 E. , 2020/500 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 177 ada 1 parsel sayılı 837.407,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliğiyle Hazine adına 177 ada 2 parsel sayılı 108.028.30 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ve ... adlarına tespit edilmiştir.
Davacı ... Kadastro Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; mülkiyeti babası ..."ya ait olan ... tepesi mevkiinde bulunan 177 ada 1 nolu parselin Maliye Hazinesi adına, aynı mevkiideki 177 ada 2 nolu parselin de ... ve ... adına tespit edildiğini, 177 ada 1 ve 2 nolu parselleri 150-200 yılı aşkın süreden beri bağ olarak kullandığını, bu yerlerdeki zilyetliğinin nizasız ve fasılasız bir şekilde sürdüğünü belirterek taşınmazlar hakkındaki tespitlerin iptali ile babası ...mirasçıları adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 12.04.2012 havale tarihli dilekçesinde özetle; murisinin diğer mirasçılar olan ..., ... ve ..."nın davacı yanında davaya dahil edilmelerini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda kadastro mahkemesinin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili ... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 20.09.2011 tarih ve 2011/6094 E. -2011/4542 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 20.09.2011 tarih ve 2011/6094 E. -2011/4542 K. sayılı kararında özetle; ” Mahkemece, davanın, askı ilan süresi içinde açılmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Tutanakların hangi tarihler arasında askı ilanına çıkarıldığı, kadastro tutanaklarının son sayfasında yazılı bulunmaktadır. Kadastro davalarında tutanak asıllarının dosya içine konulması gerektiği halde mahkemece tutanak asılları getirilmemiş, askı ilan süresi hakkında idarece verilen çelişkili cevabi yazılara itibar edilerek yanılgıya düşülmüştür. Gerek dosya içinde bulunan çekişmeli ... köyü 177 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanak örneklerinden ve gerekse de Dairemizin 14.06.2011 tarih 7290 E.-3523 K. sayılı geri çevirme kararı üzerine gönderilen tutanak asılları ile ... Tapu Sicil Müdürlüğünün 15.07.2011 havale tarihli cevabi yazılarından, dava konusu taşınmazlara ait kadastro
tutanaklarının 30.12.2008 ila 29.01.2009 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Dava ise, 20.01.2009 tarihinde, yasal süresi içinde açılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece, dosyaya yanlışlıkla gönderilen ... köyü 177 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanak asılları mahalline iade edilmek ve yasal süresi içinde açılan davada, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilmek gerekirken; askı ilan süresi hususunda yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına"" denilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulduktan sonra, davacının davasının reddine, ... ili, ... ilçesi, ... köy 177 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ham toprak niteliği ile tespit gibi davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 177 ada 2 parsel sayılı taşınmazın fıstıklık niteliği ile tespit gibi davalılar ... ve ... adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesine göre orman kadastrosu yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman alanı dışında bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarınca, davacı gerçek kişilerin dava konusu taşınmazlarda zilyetliklerinin bulunmadığı, kullanımlarını ispat edemedikleri ve davalı Hazinenin aleyhine mahkemece hüküm kurulmadığı gibi Hazine tarafından açılan bir davada bulunmadığı anlaşılmakla yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onanma harcının temyiz edenlere yükletilmesine 06/02/2020 günü oy birliği ile karar verildi.