8. Hukuk Dairesi 2010/2684 E. , 2010/4229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.03.2007 gün ve 408/140 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.09.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... bizzat ve vekili Avukat ..., karşı taraftan davacı ... ve müşterekleri vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar Hasan Ali Kaş ve arkadaşları vekili, davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan 87 sayılı parselin, esasen tarafların ortak miras bırakanları Halil kızı ...’tan kaldığını, kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tesbit ve tescil edildiğini açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptali ile veraset ilamlarındaki payları oranında vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, 87 parselin öncesinin tapulu olduğunu, tapuda yapılan satış ve devirle ortak miras bırakan Havva’dan vekil edeni tarafından satın alındığını, Asliye Hukuk Mahkemesinde daha önce dava konusu yapıldığını, ortada kesin hüküm bulunduğunu ve on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “…... Kadastro Mahkemesinin 7.9.1990 tarih ve 1987/10 Esas 1990/66 Karar sayılı ve ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/341 Esas 2001/416 Karar sayılı dosyaların kapsamı ile dava konusu taşınmazın öncesinde tarafların miras bırakanı ...’a ait olup, ölünceye kadar onun tarafından kullanıldığını, bir kısmının tapulu diğer bir kısmının ise tapusuz olduğunu, davalıya 1964 yılında sattığını, fakat bu satışın muvazaalı olması nedeniyle mahkemece iptal edildiğini, murisin 1965 yılında öldüğünü, kadastro tesbitinin 19.7.1966 tarihinde yapıldığını, murisin ölüm tarihi ile kadastro tesbit tarihi arasında davalının zilyetlikle iktisap için gereken sürenin geçmediğini, dolayısıyla taşınmazın tarafların murisi Havva’ya ait olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini açıklayarak davacıların veraset ilamındaki payları oranında tapu kaydının iptali ile adlarına tapuya kayıt ve tesciline…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.
Dairemizce yapılan ilk incelemede, 7.7.2009 gün 2009/2408 Esas 2009/3708 Karar sayılı ilam ile tebligat giderleri olmadığından duruşma isteğinin reddi ile yerel mahkeme hükmünün oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiştir. Bu kez davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde, duruşma giderlerinin temyiz dilekcesine eklendiğini, buna rağmen Yargıtay’ca duruşma yapılmaksızın yapılan temyiz incelenmesinin savunma haklarını kısıtladığını ileri sürerek, duruşmalı olarak yeniden temyiz incelemesinin yapılmasını ve ilk temyiz itirazında ileri sürdükleri nedenlerle yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiş, bu istek üzerine Dairemizce verilen 1.2.2010 gün 2009/6176 Esas 2010/406 Karar sayılı ilam ile "...ilk temyiz itirazının duruşmalı yapılmasının istendiği, temyiz dilekçesinin alt bölümünde 48,50 TL posta pulu alındığı ibaresinin yer aldığı, ancak dosya ekinde sözkonusu pullara rastlanılmadığı, oluşan hatanın davalı vekilinden kaynaklanmadığı gerekçesiyle Dairenin 7.7.2009 gün 2009/2408 Esas 2009/3708 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmak üzere gereken temyiz giderlerinin yatırılması için davalı vekiline süre verilmesine..." karar verilmiştir.
Temyiz itirazının duruşmalı olarak yapılan incelemesinde; dava miras ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuksal nedenlerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri uyarınca açılan mülkiyetin aktarılmasını amaçlayan iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu 87 sayılı parsel 1967 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 19.7.1966 tarih 85 sıra ve Ağustos 1942 tarih 4 sıra nolu tapu kayıtlarının geldi ve gittilerine dayalı olarak Hüseyin oğlu 1936 doğumlu davalı ... adına tesbit edilmiştir. Hazine vekili tarafından kadastro tesbitine yapılan itiraz üzerine 13.4.1987 tarihinde ... Kadastro Mahkemesinde açılan davada yapılan yargılama sonunda 7.9.1990 tarih ve 1987/10 Esas, 1990/66 Karar sayılı karar ile reddine ve 87 sayılı parselin tesbit gibi ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Sözü edilen hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 5.2.1993 tarih ve 1993/549 Esas, 1993/957 Karar sayılı ilamı ile onanmış, karar düzeltme isteği de aynı Daire tarafından 3.12.1993 gün ve 1993/1900 Esas 1993/12648 Karar sayılı ilamı ile reddedilmesiyle yerel mahkeme kararının arkasına 6.1.1994 tarihinde kesinleştiği şerhi verilmiş, temyiz tarihinden önce dosya arasına konulan tapu kaydında da tescil tarihi olarak aynı tarih yazılmıştır. Ne var ki; sonradan dosyaya sunulan yerel mahkemenin 28.8.2009 gün 1987/10 Esas 1990/66 Karar sayılı ek kararı ile hükmün kesinleşme tarihi karar düzeltme isteğinin Yargıtay"ca reddedildiği 3.12.1993 tarihi olarak düzeltilmiş ve bundan sonra alınan yeni tapu kaydında da uyuşmazlık konusu 87 parselin tescil tarihi ek karara uygun olarak 3.12.1993 tarihi olarak değiştirilmiştir. Tapu Sicil Müdürlükleri tarafından herhangi bir şekilde kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihlerinin yanlış olarak tescil edilmesi sonuca etkili değildir ( Yargıtay HGK.nun 9.1.1991 gün ve 1991/8-377 E. 1991/482 K.).
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/1. maddesine göre, 30 günlük ilan süresinin geçmesiyle kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tesbitlerin kesinleşeceği, aynı maddenin 2. fıkrasına göre de haklarında kadastro mahkemesine dava açılan kadastro tutanaklarının mahkeme hükmünün kesinleşmesiyle kesinleşeceği düzenlenmiştir. Dava konusu taşınmaz hakkında ... Kadastro Mahkemesi tarafından verilen ve az yukarıda tarih ve sayısı belirtilen hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin onamasına karşı başvurulan karar düzeltme isteği aynı Dairece 3.12.1993 gün 1993/1900 Esas 1993/12648
Karar sayılı ilam ile reddedilmiştir. Karar düzeltme yolu açık olan hukuk mahkemelerinin kesinleşmeleri karar düzeltme isteğinin ilgili Yargıtay Dairesince reddedilmesiyle red kararının verildiği tarihde kesinleşir (Baki Kuru 6. baskı 5.cilt 4984 shf). Bu açıklamalara göre; somut olayda dava konusu 87 parselin kadastro tutanağının kesinleşme tarihi olarak karar düzeltme isteğinin reddedildiği 3.12.1993 tarihinin kabul edilmesi gerekir.
Görülmekte olan dava ise, kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayanılarak 26.12.2003 tarihinde açılmıştır. Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, çekişme konusu parsele ait tutanak 3.12.1993 tarihinde kesinleşmiştir. İncelenmekte olan davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra açıldığının kabulü gerekir. Anılan maddedeki 10 yıllık süre hak düşürücü nitelikte olup, olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin gerçekleşmesi, işin esasının incelenmesini önler. Hak düşürücü süre tüm def’i ve itirazlardan önce nazara alınır. Bu nedenle; yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından kendiliğinden de gözönünde tutulur. Davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması kanuna aykırıdır.
Davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750,00 TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve 6130,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 21.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.