11. Hukuk Dairesi 2018/3826 E. , 2020/209 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Yozgat 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nce (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 18/02/2016 gün ve 2014/124 - 2016/224 sayılı kararı bozan Daire"nin 07/05/2018 gün ve 2017/1970-2018/3231 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafça para yatırılması durumunda istediği zaman parasını geri alabileceği ve yüksek faiz uygulaması olduğu belirtilerek müvekkilinin iradesi fesada uğratılmak suretiyle hisse senedi formu imzalatıldığını ve 113.475,00 DM para tahsil edildiğini, müvekkilinin defalarca istemesine rağmen parasını geri alamadığını, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olmadığını ileri sürerek asıl davada müvekkilinden tahsil edilen bedelin dava tarihindeki satış kuru üzerinden hesaplanan miktarından şimdilik 20.000,00 TL"nin, birleşen davada ise şimdilik 90.000,00 TL"nin faiziyle (fiili ödeme yönündeki kur farkı halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) birlikte iadesine, bu talebin uygun görülmemesi halinde, müvekkilinden pay senetlerinin nominal değerinden fazla bedel alınmış olduğundan, fazla alınan bedelin şimdilik asıl davada 20.000,00 TL"sinin birleşen davada 90.000,00 TL"sinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davacının davalı şirkete ortak olduğunun bilirkişi kurulu raporu ile sübut bulduğu, SPK raporlarında ikincil kayıtlardan bahsedildiği ancak şahıs bazında ve somut olarak herhangi bir tespitin yapılmadığı, herhangi bir isme yer verilmediği, bu durumda davacının davalı şirketteki ortaklığının geçerli bulunduğu ve sermaye olarak şirkete verilenin geri istenemeyeceği, bir an için davacının davalı şirkete usulünce ortak yapılmadığı ve ortaklığının geçerli olmadığı düşünülse bile bu kez eylemin haksız fiil niteliğinde değerlendirilebileceği, davacının davalı şirkete ortak edildiği tarihin haksız fiil tarihi olacağı, davalı tarafından süresi içinde zamanaşımı defi"nde bulunulduğu, davalılar hakkında hile ve desise teşkil edecek dolandırıcılık eyleminden yapılmış herhangi bir ceza soruşturması ve kovuşturmasının olmadığı, bu nedenle hileye ilişkin bir yıllık ve haksız fiile ilişkin on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen kararın asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davalı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Asıl ve birleşen dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ""31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun"un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu"nun 11. maddesi ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re"sen bozulmasına karar vermek gerektiğinden Dairemizin 07.05.2018 tarih, 2017/1970 E-2018/3231 K. sayılı bozma ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin karar düzeltme istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Dairemizin 07.05.2018 tarih, 2017/1970 E-2018/3231 K. bozma ilamının kaldırılarak kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 09/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.