3. Hukuk Dairesi 2016/18705 E. , 2018/8960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşma istemli, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 25.09.2018 tarihinde davacı mirasçıları vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 11.09.1992 tarihli sözleşmeyle davalıya ait 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 250 m²"lik bölümünü 28.000.000 TL (yeni 28 TL) bedel ödeyerek satın aldığını, sözleşmede ayrıca cayan tarafın 50.000.000 TL (yeni 50 TL) cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, zilyetliğini devraldığı taşınmazı bitişikteki evinin bahçesi olarak kullandığını, ancak davalı yanın tapuda ferağ vermediğini ileri sürerek; satın aldığı bölüme ilişkin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, taşınmazın rayiç bedeli ile cezai şarttan şimdilik 20.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; taleplerin zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde rayiç bedel talep edilemeyeceğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının, geçersiz sözleşme nedeniyle ödediği bedelin dava tarihi itibariyle ulaştığı değeri talep edebileceği, aynı sözleşmenin feri niteliğinde olması nedeniyle geçersiz olan cezai şartı ise talep edemeyeceği gerekçe gösterilerek, davanın kısmen kabulü ile 18.160 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 11.03.2014 günlü ve 2013/19620 Esas 2014/3739 K. sayılı ilamıyla;
....
(...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
(...)HMK. 266 ve onu izleyen maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir. Dava konusu olayda, her ne kadar geçersiz satış nedeniyle iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi ilkesi benimsenmiş ve bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulmuş ise de; mahkemenin hükmüne esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişi Avukat olup, bu konuda uzman olmadıklarından, raporlarına itibar edilemez. O halde, mahkemece bu konuda uzman hesap bilirkişinin görüşüne başvurularak yeniden rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış ortalamaları gözönünde tutulmalıdır. Bunun dayanakları ve hesaplama şekli de rapora Yargıtay denetimine uygun şekilde eklenmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin yeterli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozumuştur.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davanın kısmen kabulü ile 31.285,20 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı vekili, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında, 06.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebini (bedel yönünden 31.285,20 TL"ye, cezai şart yönünden 55.866,38 TL"ye) arttırarak toplam 87.151,58 TL"nin davalıdan tahsilini istemiş ve mahkemece (bedel yönünden) ıslah edilen talep esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bir davanın yargılaması sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca bozulmasından sonra tarafların ıslah isteminde bulunmalarına imkan olmadığı, 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile kabul edilmiştir. Nitekim, 06.05.2016 gün ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile de; "bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 gün ve 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararınn değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.
Bu nedenle, mahkemece; davacının, dava dilekçesindeki talebi dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah talebi dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
.....
Kabule göre de; reddedilen cezai şart nedeniyle davalı lehine 6.495,30 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile 3.754 TL vekalet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacı tarafın tüm, davalı tarafın ise sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
......