Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5086
Karar No: 2017/2108
Karar Tarihi: 20.03.2017

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/5086 Esas 2017/2108 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/5086 E.  ,  2017/2108 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 04/05/2016 gün ve 2015/2469 E.-2016/5078 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili 23/12/2013 tarihli dava dilekçesinde, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 1189 parsel sayılı arsa niteliğinde 442.00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ile yine 1190 parsel sayılı arsa niteliğinde ve 442.00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın müvekkili adına tapuda kayıtlı iken kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/662 E. - 2012/238 K. sayılı ilâmı ile tapu kaydının bedelsiz olarak iptaline karar verildiğini ve kararın 08/04/2013 tarihinde kesinleştiğini beyan ederek, taşınmazın tam değerinin mahkemece tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100.000.-TL tazminatın iptal kararının kesinleşme tarihi olan 08/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...den tahsili ile müvekkiline ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
    Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile hükmen iptal edildiğini, hukukî olay ve açılan dava ile ... arasında illiyet bağı bulunmadığını ve bu nedenle ...nin tazmin sorumluluğu olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
    Davacı vekili, keşif sonrasında verdiği 30/05/2014 tarihli dilekçesi ile keşfen belirlenen 819.277,94.-TL değer üzerinden dava harcını tamamladığını beyan etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 819.277,94.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 04/05/2016 gün ve 2015/2469 E.-2016/5078 K. sayılı ilamıyla [“İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi kurulu tarafından yöntemine uygun biçimde yapılan araştırma ve inceleme sonunda, arsa niteliğindeki çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih esas alınmak suretiyle, arsa niteliğindeki taşınmazın 2942 sayılı Kanunun 11/g maddesine göre özel amacı olmayan emsal satışlar baz alınarak en yakın emsal karşılaştırması yöntemiyle belirlenen değeri üzerinden karar verilmesi suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,”] oyçokluğu ile karar verilmiştir.
    Davalı ... vekili karar düzeltme dilekçesinde; eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu, ıslahla artırılan miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken raporda belirtilen değerin tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca karşı oy düşüncesinde söylendiği gibi kıyı kenar kapsamında kalan taşınmazlarda mutlak değerin değil adil denge kuralının dikkate alınması ve değerden belli oranda indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
    Dava, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle 4721 sayılı Tük Medenî Kanununun 1007. maddesine göre kısmi dava olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
    Dosyaya getirtilen tapu kayıtları ile belgelerin ve kesinleşmiş ilâm örneklerinin incelenmesinde; dava konusu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.02.2012 gün ve 2011/662 E. - 2012/238 K. sayılı ilâmı ile tapu kayıtlarının iptaline karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek 08.04.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Eldeki dava 23/12/2013 tarihinde açılmıştır. Tapu iptali ve tescile ilişkin karar 08.04.2013 tarihinde kesinleştiğine ve TMK 705. maddesi hükmüne göre bu tarihte mülkiyetin el değiştirmesi nedeniyle davacı tarafın zararının gerçekleştiği ve zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı, davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesinde belirtilen 10 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından davalı ...nin zamanaşımına ve belirlenen bedelden hakkaniyet indirimi yapılmasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ne var ki, kural olarak; 6098 sayılı Borçlar Kanununun 49. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklanan tazmini sorumluluk, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte doğar ve zamanaşımı süresi başlar. 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluk halinin varlığının kabulünde; tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğu ise; mülkiyetin sona ermesi veya mülkten yararlanma hakkına açık ve kesin müdahalenin gerçekleştiği; somut olayda, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği ve TMK"nın 705. maddesi uyarınca mülkiyet hakkının kaybedildiği 08.04.2013 tarihinde başlar. Bu durumda, taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihi değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu bu tarih esas alınmalıdır.
    Tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla niteliğinin tespiti olup, arazi niteliğindeki taşınmaz; başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir.
    Çekişmeli taşınmazın iptal edilen tapu kaydında cinsi arsa olarak belirtilmiş olup, belediye başkanlığından gönderilen yazıda, çekişmeli taşınmazın imar planında kısmi yapılaşmaya uygun, sahil şeridi kapsamında olduğu ve belediye hizmetlerinden faydalandığı bildirilmiştir.
    Tapu kaydında arsa niteliğinde olan taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle mahkemece, hükmen tapu kaydı iptal edildiğine göre; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde ve Kanunun ilgili yönetmeliğinde belirtilen yönteme göre ve ayrıca 11/03/1983 tarih, 1983/6122 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 17/04/1998 tarih ve 1996/3 E. - 1998/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararındaki ölçütler çerçevesinde; kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması olgusunun taşınmazın değerine olan olumlu ya da olumsuz etkileri, taşınmazın arsa niteliği dışında, bu hukuki niteliği yönünden de ayrıca tartışılmalıdır.
    Bu nedenle, mahkemece değerlendirme tarihi olarak tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarih emsal alınarak taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın ve daha önceki tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal araştırılması ve bunların kayıtlarının celbi yoluna gidilmesi ve fen elemanı ile inşaat, ziraat ve mülk bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında yeniden keşif ve inceleme yapılarak kamulaştırma davalarına benzer yöntemle
    bilirkişilerden rapor alınması, değerlendirme tarihi itibariyle dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, satışına ilişkin belgeler ilgili Tapu Müdürlüğünden; Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri de ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre eksik veya üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarih yerine dava tarihine göre değer biçen yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi, doğru bulunmamıştır.
    Öte yandan, kabule göre de; davacı vekili mahkemece yapılan keşif sonrasında bilirkişi raporunda belirlenen taşınmaz değerini dikkate alarak mahkemeye sunduğu 30.05 2014 tarihli dilekçesinde keşfen belirlenen 819.277,94.-TL üzerinden dava harcını tamamladığını beyan etmiş ve mahkemece bu değer üzerinden alacağın tamamına yasal faiz yürütülerek yazılı olduğu şekilde karar verilmişse de, HMK 26 maddesine göre hakim tarafların talebi ile bağlıdır. İstenilenden fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı vekilinin 30.05 2014 tarihli dilekçesinde artırılan miktar yönünden faiz istemi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca yerel mahkemenin ilk kararının davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hak gözetilerek ilk dava edilen miktar için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi, ıslahla artırılan miktar için ise hiç faize hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde faize hükmedilmesi de yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizce verilen 04.05.2016 gün ve 2015/2469 E.- 2016/5078 K. sayılı Onama ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının açıklanan nedenle BOZULMASINA 20.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi