21. Hukuk Dairesi 2014/26933 E. , 2015/2884 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, 3201 sayılı yasaya tabi yurtdışı borçlanma işleminin geçerli olduğunun tespitine, bağlanan yaşlılık aylığının iptal eden kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı; 3201 sayılı Yasa"ya göre yurtdışı hizmetlerini borçlanarak 1.7.1998 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığının, Almanya"da 14.8.1972-31.12.2010 tarihleri arasında zorunlu prim ödemesi bulunması nedeniyle iptal edildiğini, davalı Kurum tarafından 23.3.2001- 23.8.2011 tarihleri arası yersiz ödendiği iddia edilen aylıklara ilişkin olarak borç çıkarıldığını beyanla Kurum işleminin iptalini ve yurtdışı borçlanma işleminin geçerli olduğunun tespitini istemiştir.
Davanın reddine dair verilen 25.2.2013 tarihli hükmün, Dairemizin 24.4.2014 tarih ve 2013/7099 Esas, 2014/8983 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 01/08/1998 tarihli bağlanan yaşlılık aylığını iptal eden kurum işleminin iptaline yönelik talebin reddine, 23/03/2001 - 23/08/2011 tarih aralığında kurum tarafından davacıya yapılan yersiz ödemelerin tahsiline ilişkin kurum işleminin 5510 Sayılı Yasanın 96/a madde ve fıkrasına uygun olması sebebiyle bu husustaki talebin reddine, dava tarihini takip eden 01/07/2012 gününden itibaren davacının yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile davacının yurt dışı borçlanmalarının geçerli olduğuna ilişkin tespit talebi hususunda daha önce verilen kararın Yargıtay bozma ilamı kapsamı dışında kalması sebebiyle bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmektedir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya yurtdışı borçlanması da dikkate alınarak 1.7.1998 tarihinde yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurumca Almanya"da 14.8.1972-31.12.2010 tarihleri arasında zorunlu prim ödemesi bulunması nedeniyle yaşlılık aylığının iptal
-edildiğini, davalı Kurum tarafından 23.3.2001- 23.8.2011 tarihleri arası yersiz ödendiği iddia edilen aylıklara ilişkin olarak borç çıkarıldığı, ilk hükümle davacının 1998 yılından beri Almanya"da yurtdışında ikamete dayalı sosyal yardımlardan istifade etmesi nedeni ile -kurumca yaşlılık aylığının iptal edilmesinin ve 5510 96.madde uyarınca yersiz ödenen aylıkların tahsil edilmek istenmesinin yasaya uygun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verildiği, kararın davacı tarafca temyiz edilmesi üzerine Dairemizce "....Somut olayda Alman sigorta merciinin 23.2.2011 tarihli sigortalılık sürelerini gösterir evrakıyla davacının 14.8.1972 tarihinde Almanya"da başlayan zorunlu çalışmasının 31.12.2010 tarihi itibariyle sona erdiği anlaşıldığından, davacıya 1.1.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığının yeniden bağlanması gerekir.1.1.2011-23.8.2011 arası davacıya ödenmesi gereken yaşlılık aylıkları yersiz ödeme sayılamaz. Davacının yersiz ödeme miktarının 5510 sayılı Yasa"nın 96./a maddesi gözetilerek karar verilmesi gerekirken mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın tümden reddine " karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozulmuş, ancak mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamından sonra, davalı Kurumun işlemin yerinde olduğu iptal edilemeyeceği gerekçesi ile davacının dava tarihini takip eden 1.7.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.Bozma ilamına uyulmakla lehine bozma yapılan taraf bakımından usuli kazanılmış hak oluştuğu ve bu doğrultuda hüküm oluşturulması gerektiği açıktır. Mahkemenin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf (davacı)yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlüğü vardır. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana -esaslardan olup kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtayın bozma kararına uymuş olan Mahkeme, bu uyma kararı ile bağlı olup, bozma gereğince değerlendirme yaparak yeni hükümünü tesis etme zorunluluğu vardır.
Somut olayda; uyuşmazlık 23/03/2001-23/08/2011 tarih aralığının kapsamakta olup 23/03/2001 ve 30/12/2010 tarih aralığına ilişkin olarak değerlendirme yapılmaması bozma ilamına aykırıdır.
Mahkemece; bozma ilamına uyulduğu gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
19.02.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.