3. Hukuk Dairesi 2018/726 E. , 2018/8971 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen istirdat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 10.07.2015 tarihli ve "Protokol" başlıklı sözleşme ile davalıya ait taşınmazı satın aldığını, sözleşme ile satış bedelinin 725.000 USD olduğunun ve bu bu tutarın 100.000 USD"lik kısmının kapora olarak, bakiye kalan tutarın ise tapu devri sırasında ödeneceğinin kararlaştırıldığını, kaporanın 20.000 USD"lik kısmının sözleşmenin imzalanması sırasında davalıya nakden ödediğini, 75.000 USD"lik kısmının ise 21.07.2015 tarihinde banka kanalıyla ödendiğini, satışa konu yapılan taşınmazın Bakanlar Kurulu Kararı ile yenileme alanı içerisinde bulunduğunu öğrenmesi üzerine taşınmazı almaktan vazgeçtiğini, ancak davalının göndermiş olduğu ihtara rağmen kaporayı iade etmediğini ileri sürerek; toplam 95.000 USD"nin aynen ya da fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının temerrüt tarihinden itibaren devlet bankalarının 1 yıllık döviz mevduatına uyguladıkları en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacı tarafından kapora olarak 75.000 USD ödendiğini, protokolün imzalanmasından sonra taşınmazın satışını engelleyen hukuki bir engelin ortaya çıkmadığını, bu nedenle davacı ile imzaladıkları protokolün hukuken geçerli olduğunu, TBK"nun 178. maddesi uyarınca sözleşmeden cayan davacının ödediği parayı isteyemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
./..
-2-
İlk derece mahkemesince; 10.07.2015 tarihli protokolde 20.000 USD ile ilgili olarak "sözleşme esnasında nakten verecektir" şeklindeki ifadenin yazıldığı, bu tutarın verildiğinin açıkça yazılmadığı, bu nedenle davalının kapora olarak verilen 75.000 USD"yi iade etmekle yükümlü olduğu gerekçe gösterilerek; davanın kısmen kabulü ile 75.000 USD"nin faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; protokol başlıklı sözleşmenin kapora paragrafında bedele mahsuben 100.000 USD kapora öngörüldüğü, bunun 20.000 USD"sinin sözleşme esnasında verileceğinin, 80.000 USD"sinin ise de banka aracılığı ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı, satış bedelinin ödenmesine ilişkin sözleşmenin son paragrafı birlikte yorumlandığında kaporaya ilişkin sözleşme imzalandığına göre, 20.000 USD kaporanın ödendiğinin kabulü gerektiği, zira bunun bir karine olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; davalı tarafın istinaf talebinin esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ispatlanan davanın kabulü ile 95.000 USD"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Bilindiği üzere fiili karine, belli bir olaydan, belli olmayan bir olay için çıkarılan sonuçtur. Bu bağlamda, fiili karineler, bir hukuk kuralı ile bağlı olmaksızın, hakimin insanlar ve yaşam konusunda ortaya çıkan tecrübe kurallarından yararlanarak belli olmayan olaylar hakkında sonuç çıkarmasına yardımcı olmaktadır. Görüldüğü üzere, fiili karinelerin temelinde tecrübe (yaşam deneyi) kuralları yatmaktadır.
Davaya konu 10.07.2015 tarihli ve "Protokol" başlıklı sözleşmenin "Satış Bedeli" başlıklı bölümünde satış bedelinin 725.000 USD olduğu, "kapora" başlıklı bölümünde; alıcı tarafından satıcıya sözleşme esnasında nakden 20.000 USD, 20.07.2015 tarihine kadar satış gerçekleştirilmez ise banka kanalıyla 80.000 USD olmak üzere toplam 100.000 USD kapora ödeneceği, "Satış Bedelinin Ödenmesi" başlıklı bölümünde; tapu işlemleri sırasında bakiye 625.000 USD"nin ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Davacı (alıcı) tarafından banka kanalıyla 80.000 USD yerine 75.000 USD"nin davalıya (satıcı) gönderildiği uyuşmazlık dışıdır. Uyuşmazlık, sözleşme esnasında ödeneceği kararlaştırılan 20.000 USD"nin davacı tarafından davalıya ödenip ödenmediği noktasındadır.
Taraflarca hazırlanan sözleşmede, sözleşmenin tanzimi sırasında 20.000 USD kapora ödeneceği kararlaştırılmış ise de, sözleşmede bu bedelin davacı tarafından davalıya ödendiğine dair bir ibare yer almamaktadır. Diğer taraftan, yukarıda hükümleri açıklanan sözleşmenin imzalanmış olması da, 20.000 USD"nin davacı tarafından davalıya ödendiğine bir karine teşkil etmemektedir.Bu durumda, davacı 20.000 USD"yi davalıya ödediğini yasal delillerle ispat edememiştir.
./..
-3-
Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince, usul ve yasaya uygun bulunan ilk derece mahkemesine karşı davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istinaf başvurusunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun 371. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 25.09.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.
.....