3. Hukuk Dairesi 2016/22411 E. , 2018/9199 K.
"İçtihat Metni".......
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 1983 yılında birlikte yaşamaya başladıklarını, 2000 yılında evlendiklerini, 2013 yılında ise boşandıklarını, davalı ile birlikte yaşamaya başladığı zaman bir takım kişisel eşyalarını yanında götürdüğünü, birlikte yaşamaya devam ederken davalının yurt dışında olması sebebi ile kendisinin terzilik yaparak geçimini sağladığını ve kişisel mal edinmeye devam ettiğini, daha sonra şiddetli geçimsizlik sebebi ile ortak konuttan hiçbir eşyasını alamadan çıkmak zorunda kaldığını ve ...... yaşayan abisinin yanına gittiğini, boşanmadan sonra davalının .......ortak konuttan ayrılarak ........ taşındığını ve dava konusu eşyaları da buraya götürdüğünü öğrendiğini ileri sürerek dava dilekçesinde belirtilen eşyaların kendisine ait olduğunun tespiti ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; yaptırılan kolluk araştırması neticesinde davalı ..."in ....... ilçesinde evinin olduğu ve bazı aylar bu eve geldiği, daha sonra evlenerek ...... iline gittiği, ilçedeki evin mülkiyetinin davalıya ait olduğu ve her ne kadar ev şu an kullanılmıyor olsa da ev içerisinde davalıya ait ufak tefek eşyalarının bulunduğu ilgili kolluk birimleri tarafından tutulan tutanak ile belirlenmiş ise de; davacının kendisine ait olduğunu beyan ettiği eşyaların belirli olmadığı ve bu eşyaların kendisine ait olduğuna ilişkin faturaları dosyaya sunamadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; kişisel eşya niteliğinde olduğu iddia edilen ev eşyalarının aynen iadesi istemine ilişkindir.
......
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Somut olayda; davacı tarafından, davalı ile birlikte yaşadıkları konutta bulunan ev eşyalarının kendisi tarafından alındığı, bunların kişisel eşyası olduğunu iddia ederek aynen iadesi talep edilmiş, davalı tarafça talebin reddine karar verilmesi istenmiştir. Davacı iş bu iddiasının ispatı yönünden tanık dinletmiştir.
Davacı tanıklarından ... (12.12.1984 doğumlu) tarafların müşterek çocuğu olup; ""Babam ben 13 yaşına gelene kadar hep ...........Babam boşanmadan sonra annemin hakkı olduğunu bildiği için bütün eşyaları alıp götürdü. Bildiğim kadarıyla bir kısmını satmış, bir kısmını da bir yerde saklamış, bizzat anneme ait hatırladığım kadarıyla 1 adet yatak odası takımı, 2 adet çekyat, 5-6 tane halısı vardı, 1 adet çamaşır makinesi, 1 adet derin dondurucu, 2 adet dikiş makinesi, yorgan, yastık, döşek ve mutfak eşyaları gibi muhtelif eşyaları vardı. Babam hep ............. olduğu için annem bunları dikiş nakış yaparak aldı. Biz de biraz büyüdükten sonra çapaya gittik. Çapadan biriktirdiğimiz paralarla evimize eşya alıyorduk. Babam gittiğinde evimizde hiç bir şey yoktu. Yerde kartonlarda yatıyorduk. Annemin cevizden yapılmış yatağı, sandığı ve dedemin verdiği bir kaç tane eski halısı vardı. Bu şekilde biz evi kurduktan sonra babam geldi. Yatak odasını takımını sattı ve anneme seni ....... tedaviye götüreceğim dedi. Yatak odası takımını sattıktan sonra söz verdiği için yeni bir yatak odası takımı aldı. Onu da alıp götürmüş."" şeklinde görgüye dayalı beyanda bulunmuştur. Görgüye dayalı iş bu tanık beyanı da davacının iddiasını destekler niteliktedir.
Kaldı ki tarafların 1983 yılından itibaren birlikte yaşamaya başladıkları dikkate alındığında da davacının, kendisinin aldığını ileri sürdüğü eşyalara ilişkin faturaları saklamasını beklemek hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacaktır.
O halde mahkemece yapılacak iş; tanık beyanları ile, davacının kendisine ait olduğunu ispat ettiği eşyaları gerekirse tanıkları yeniden dinleyerek tespit ettikten sonra sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır. Bu hususlara dikkat edilmeden yukarıdaki gerekçe yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlere hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.......