20. Hukuk Dairesi 2015/13881 E. , 2017/2233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine vekili, Orman Yönetimi vekili ve .... Belediye Başk. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... beldesi, ... köyü mevkiilerinde bulunan toplam 5 parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine, 23/07/2007 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 7239,38 m², (B) harfi ile gösterilen 3072,98 m², (C) harfi ile gösterilen 3933,92 m², (D) harfi ile gösterilen 6591,02 m² ve (E) harfi ile gösterilen 3293,58 m² yüzölçümündeki taşınmazların orman niteliğinde Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17.06.2013 tarih 2013/1358-6808 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""...İncelenen dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada açık alanda kaldığı, eğimlerinin % 8-10 olduğu, öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşılmıştır. Ziraat bilirkişi raporuna göre de, 30 yıldır tarımda kullanıldığı ve 3. sınıf kuru tarım arazisi vasfında olduğu belirlenmiştir. Keşif sırasında, taşınmaz başında dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, 1960"lı yıllarda davacı bu yerleri sahiplenerek, para ve emek sarfederek imar ve ihya ettiği ve o tarihten beri davacı tarafından nizasız fasılasız malik sıfatı ile tarım arazisi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlendiğinden, mahkemece, Medeni Kanunun 713. maddesinde öngörülen kanuni ilanlar yapıldıktan sonra, davanın kabulü ile taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır..."" denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde; 23.07.2007 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen 7239,38 m2 yüzölçümlü taşınmazın, (B) harfi ile gösterilen 3072,98 m2 yüzölçümlü taşınmazın, (C) harfi ile gösterilen 3933,92 m2 yüzölçümlü taşınmazın, (D) harfi ile gösterilen 6591,02 m2 yüzölçümlü taşınmazın, (E) harfi ile gösterilen 3293,58 m2 yüzölçümlü taşınmazın, bulundukları adadaki son parsel numarası verilmek sureti ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine vekili, Orman Yönetimi vekili ve .... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1956 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalı ... Yönetimi ve ... ayrı ayrı yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 21/03/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.