3. Hukuk Dairesi 2016/22576 E. , 2018/9238 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, kendi adına kayıtlı olan .....parsel sayılı taşınmazda davalı şirketin sorumluğunda bulunan iletim hattının kopması nedeniyle 29.06.2014 tarihinde yangın çıktığını, yangın neticesinde bağının zarar gördüğünü, düzenli bakım yapmayarak davacının bağlık alanın yanmasına sebep olduğunu ileri sürerek, meydana gelen zararın tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra verdiği dilekçe ile talebini 40.426 TL olarak belirlemiştir.
Davalı; davacının iddialarının asılsız olduğunu, yangının oluşumunda kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde saptanması için rapor alınması gerektiğini, şayet illiyet bağı oluşuyorsa kusur oranının belirlenmesi, dava konusu yerin kime ait olduğu ve kim tarafından ekildiğinin tespiti gerektiğini, işin esasına girilecekse kaçınılmazlık ilkesinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 40.426 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 29.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava; davalıya ait enerji nakil hattından çıkan yangın nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bu tür davalarda öncelikle; zararın meydana geldiği arazinin davacının mülkiyetinde ve zilyetliğinde olup olmadığı, yanan bağın davacı tarafından yetiştirilip yetiştirilmediği araştırılarak belgelendirilmelidir. Somut olayda mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı olarak; bilindiği üzere zarar, malvarlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu
./..
-2-
içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da, mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; bağlık alanın yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir bağın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, bağın bulunduğu yerin bağlı değeri ile bağsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan bağ sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; zarar miktarı, yukarıda ifade edilen usulde hesaplanmayıp, yalnızca bağ bedeli tespit edilmiştir. Bu haliyle, anılan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
3-)Dava dilekçesinde tazminata dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi istenmiştir. Bu nedenle, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, haksız fiil tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi, HMK.nun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırıdır.
O halde mahkemece; öncelikle yanan bağın davacı tarafından yetiştirilip yetiştirilmediği araştırılmalı, şayet davacı tarafından yetiştirildiği tespit edilirse; yukarıda belirtilen açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, önceki bilirkişilerden denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-)Elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarının fazla yüklenmesi, ürün sahibi kişilerin de olası yangın olaylarına karşı gerekli önlemleri almamaları sonucu yaz aylarında bu şekilde çıkan çok sayıda yangına engel olunamadığı, davalının da kamu hizmeti gören bir kurum olduğu gözetilerek, Borçlar Yasası’nın 43/1. maddesi (TBK m. 51) gereğince belirlenen zarardan hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre mahkemece yapılan %15 oranındaki indirim az olup uygun tutarda hakkaniyet indirimi yapılması gerekir. Mahkemece, bu yön göz ardı edilerek hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci, üçüncü ve dördüncü bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
........