Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7424
Karar No: 2021/1262
Karar Tarihi: 10.02.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/7424 Esas 2021/1262 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/7424 E.  ,  2021/1262 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalının dava dışı ... T.A.Ş "nin alacağını temlik aldıktan sonra, kendisi hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını ancak takibe konu edilen kredi sözleşmesindeki ve ipotek senedindeki imzaların kendisine ait olmadığını, imzanın boşandıktan sonra ölen eski eşine ait olabileceğini ileri sürerek davalı tarafa 51.970,02 TL borçlu olmadığının tespitine, ipotek belgesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf başvurusunda bulunması üzerine bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmiş, hüküm bu sefer davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, İİK m.72 gereği açılan menfi tespit davasıdır. Davalı, davacı aleyhine Bursa 2.İcra Dairesinin 2009/13832 sayılı dosyası ile 34.437 TL asıl alacak 17.533,02 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.970 TL alacak için ipotekli icra takibi başlatmıştır. Davacı iş bu dava ile takibe dayanak kılınan hem kredi sözleşmesindeki hem de ipotek senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini istemektedir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 209. maddesi gereği adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde ise senedin esas alınabilmesi için
    senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olması gerekir. Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir (HMK m.208/4).
    Yine 6100 sayılı Kanunun 219.maddesine göre taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar.
    Somut olayda, yargılama sırasında kriminal inceleme uzmanı bilirkişiden ve Adli Tıp Fizik İhtisas Kurulundan ipotek senedindeki imzanın davacıya ait olup olmadığına dair rapor alınmış, kriminal inceleme uzmanı bilirkişi imzanın davacının eli ürünü olmadığını, Adli Tıp Kurumu ise davacının eli ürünü olduğunu bildirmiştir. İmzasına itiraz edilen kredi sözleşmesi üzerinde imza incelemesi yapılmak üzere davalıya sözleşmenin aslını sunması için kesin süre verilmiş, ancak davalı tarafından sözleşmenin aslı mahkemeye ibraz edilememiştir.
    İlk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair verdiği karar, bölge adliye mahkemesince davacının duruşmada imzanın kendisine zorla attırıldığını beyan ettiği, ipotek senedindeki imzanın davacıya ait olduğunun adli tıp tarafından belirlendiği ve bu senette kredi sözleşmesi şartlarının detaylı olarak yazılı olduğu, kredi sözleşmesinin aslı sunulamamış olsa bile fotokopisinin delil başlangıcı sayılarak ipotek senediyle ispatlandığının kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, her şeyden önce delil başlangıcı, HMK m.202/2 de iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olarak tanımlanmış olup, belge fotokopisi kendisine karşı ileri sürülen kimse tarafından verilmiş olma şartını taşımadığından hiçbir şekilde delil başlangıcı olarak kabul edilemez. Delil başlangıcına, imzalanmamış fakat borçlu tarafından el yazasıyla yazılmış senet yahut paraf atılmış bir bilgisayar yazısı tarafların elektronik ortamda yaptıkları yazışmalar, sms, e-posta örnek gösterilebilir (v, ..., ..., ...; Medeni Usul Hukuku; Ankara 2020; s.432).
    İpotek senedi, resmi senet olup, yukarıda açıklanan Kanun hükmü gereği buna karşı ileri sürülen sahtelik iddiasının işleme resmiyet kazandıran kişinin (tapu müdürünün) de taraf olarak gösterildiği ayrı bir davada incelenip karara bağlanması gerektiğinden, yargılama sırasında inceleme yaptırılan bilirkişilerden biri olup diğerine üstünlüğü bulunmayan adli tıp kurumundan alınan davalının eli ürünü olduğuna dair rapora işaret edilerek sahtelik iddiasının aşılmış olduğundan bahsedilemez. Bunun yanı sıra, ipotek senedi, ipotekli borç senedi ve irat senetlerinden farklı olarak alacak hakkının varlığını göstermez. Sadece rehin hakkını ispata yarayan bir belge olup (..., ...; Eşya Hukuku, İstanbul 2009; s.810), içeriğinde kredi sözleşmesinin detaylarının yer alıyor olması sonucu değiştirmez.
    Son olarak, bölge adliye mahkemesince davacının duruşmadaki beyanında kredi sözleşmesinin kendisine zorla imzalattırıldığını söylediğinden bahsedilmişse de davacının 03/12/2014 tarihli celsede açıkça " ...kredi sözleşmesi imzalamadım. Bankaya gitmedim ancak boşandığım eşim ...kredi sözleşmesini benim imzamı taklit ederek imzalamış, ... beni zorlayarak tapuya götürdü ancak tapuda ipotek senedine imza atıp atmadığımı bilmiyorum, eşim beni o zaman döverek pijamaları ile tapuya götürmüştü, tapuda bütün işlemler bittikten sonra da parayı almak için bankaya beraber gittik yine yüzüm gözüm şiş olduğu için atkı ile kafamı sararak banka müdürünün yanına gittim banka müdürünün yanına gittiğimde ben müdüre kredi istemediğimi parayı almayacağımı söyledim ..." dediği, 22/02/2017 tarihli celsede ise "..eşim beni döverek bankaya götürüp sözleşme imzalatmıştı. Bu şekilde kredi almıştı. Banka müdürü de şahittir." dediği, aynı celse davacının beyanından sonra söz alan vekilinin "davacı kredi sözleşmesini imzaladığını hatırlamamaktadır. Sadece bir imza attığını onun da muhtemelen
    paranın kendisine teslimine ilişkin imza olduğunu düşünmektedir" diyerek davacının beyanları arasındaki çelişkiyi giderdiği anlaşılmaktadır. Duruma açıklık getirilmediği kabul edilse dahi ikrar, açık bir irade beyanını gerektirdiğinden, davacının birbiriyle çelişkili beyanları karşısında davacının kredi sözleşmesini imzaladığını ikrar ettiği sonucuna varılamaz. Yine HMK m.154/3-ç hükmü gereği ikrara ilişkin beyanın tutanağa yazıldıktan sonra ikrar edilen tarafa okunarak imza edilmesi gerekmekte olup olayda bu şartlar da gerçekleşmiş değildir.
    Tüm bu gerekçelerle davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup bölge adliye mahkemesince davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken, kararın yazılı gerekçelerle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, HMK"nın 373. maddesi uyarınca dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 10/02/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi