Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3391
Karar No: 2021/6158
Karar Tarihi: 08.06.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3391 Esas 2021/6158 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/3391 E.  ,  2021/6158 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ.
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ANTALYA 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıların istinaf başvurusunun reddine, davalıların istinaf başvurusunun kısmen reddine yönelik olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 08/06/2021 tarihinde davacılar vekili Av. ... ile davalılardan ...Sigorta A.Ş. vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacılar, 29.08.2012 tarihinde ... ve ... plakalı araçların karıştığı trafik kazasında murisleri..."in ölümü ile desteğinden yoksun kaldıklarını ayrıca manevi zarara uğradıklarını, davalı ... Ltd.Şti."nin... plakalı araç maliki ve işleteni olduğunu, davalılardan ..., ..., ..., ..., ..."in ... plakalı araç sürücüsü olan ve kazada vefat eden ..."in mirasçıları olduğunu, vefat eden ..."nın ... Seyahat Ltd. Şti."den almış olduğu paket tur sırasında kazanın meydana gelmiş olması sebebi ile tur şirketinin sorumlu olduğunu ileri sürerek, ... için 10.000,00 TL, Anton için 40.000,00TL maddi tazminat ile...için 75.000,00 TL manevi, Anton için 100.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketleri dışındaki davalılardan olay tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
    Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile, davacıların maddi tazminat davasının konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat davasının, davalı..... İnş. Tic. A.Ş. yönünden reddine, diğer davalılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden kısmen kabulü ile,davacı ... ... için 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 29/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ..., ... ve ..."ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı ... ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 29/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ..., ... ve ..."ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, davalı ...Ş ve davalılar davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin İstinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulüne, HMK"nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca Antalya 1. Tüketici Mahkemesinin 03/07/2019 tarihli ve 2013/1184 Esas, 2019/582 Karar sayılı kararının düzeltilerek, esas hakkında aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulü ile, davacıların maddi tazminat davası konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat davasının, davalı... Seyahat Acen. İnş. Tic. A.Ş. yönünden reddine, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden kısmen kabulü ile, davacı ... ... için 60.000,00 TL; davacı ... ... için 40.000,00 TL.manevi tazminatın olay tarihi olan 29/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ..., ..., ..., ... ve ..."ten müştereken ve müteselsilen tahsiline, adı geçen davacılara verilmesine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dava, davacıların murisinin satın almış olduğu paket tur sözleşmesi kapsamında tatil için Türkiye"ye geldiğinde tur otobüsünün karıştığı trafik kazası sonucunda ölmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, paket tur düzenleyici olarak davalı şirketin sorumlu olabilmesi için taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi olsa da davalı şirkete atfedilecek bir kusurun bulunması gerektiği, somut olayda meydana gelen kazanın haricinde, paket turun ayıplı ifa edildiği yönünde davalı şirkete isnat edilen bir eylemin olmadığı, trafik kazasının meydana gelmesinde davalı şirketin personeli konumundaki araç sürücüsünün kusurunun bulunmamasına göre hizmetin ayıplı olarak ifa edildiğinden bahsedilemiyeceği , tüm bu nedenlerle; davalı şirketin kazanın oluşumunda ve taşıma sırasında paket tur hizmetini ayıplı olarak ifa ettiğinden söz etmenin mümkün olmamasına göre meydana gelen kaza sebebiyle manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağı şeklinde karar verilmiştir.
    Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk nedenleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk halleri olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulurken, 6098 sayılı TBK"da yapılan düzenlemelerde, hakkaniyet sorumluluğu (özen, sebep) ve tehlike sorumluluğu şeklinde bir ayrıma tabi tutulmuştur. Özen sorumluluğu veya tehlike sorumluluğunda, denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, tazminat sorumluluğu için kusur unsuru aranmaz (Gökhan ANTALYA, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt, 1, İstanbul, 2012, s.533-535). Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya eksiklik olup olması meydana gelen zararın tazmin edilmesi borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, zararın meydana gelmesine engel olmak mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olay veya olgu ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğunda, sorumluluk şartları gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahibi veya işletenleri, meydana gelen zararı gidermek zorundadır ( ..., Genel Hükümler, ) Kusursuz sorumluluğun en önemli türlerinden biri tehlike sorumluluğudur. Tehlike sorumluluğunda, sorumluluk şartları, sorumlu aleyhine ağırlaştırılmıştır. Burada bir işletmeye özgü (araç işleten gibi) tipik tehlikenin gerçekleşmesi ve zarar meydana gelmesi durumunda tazminat sorumluluğu doğar. Türk Hukukunda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 85. maddede yapılan düzenleme uyarınca, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan zararların tazmin edilmesinde tehlike sorumluluğu esası kabul edilmiştir. Tehlike sorumluluğunda, sorumluluk kusura dayanmadığı için araç işleten kişinin veya işletme sahibinin kusuru olmasa bile, kusura değil tehlike sorumluluğuna göre meydana gelen zarardan ve tazminattan sorumlu olur. Meydana gelen kazada, sözleşme, haksız fiil veya objektif (kusursuz) sorumluluk gibi birden fazla sorumluluk sebebi bulunsa bile zarar gören aksini talep etmediği sürece, zarar görene en fazla giderim sağlayan sorumluluk nedenine göre karar verilmesi gerekir (TBK m.60). Tehlike sorumluluğu, "Özel kanun veya özel kural, genel kanun veya genel kuralın ugulanmasını önler" ilkesine dayanmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Tarafik Kanu"nun öngördüğü sorumluluk ilkesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunudaki kusur sorumluluğu ilkesine göre özel bir sorumluluk türü olduğundan, meydana gelen olayda, tehlike sorumluluğu ile kusur sorumluluğu veya kusursuz sorumluluğun aynı olayda birleşmesi halinde, hakim kusur sorumluluğu veya olağan sebep sorumluluğunu (kusursuz sorumluluğu) değil, re"sen tehlike sorumluluğunu ugulamak ve buna göre karar vermek zorundadır (..., 2017, s.692). İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenleyen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar" şeklinde düzenleme yapılmıştır. Kanunda yapılan bu düzenleme uyarınca, motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen bedensel zararlar ve eşyaya gelen zararlardan, kazaya karışan araçların tamamı, kurur aranmaksızın tehlike sorumluluğu hükümlerine göre müteselsilen sorumlu olurlar. Kaza nedeniyle zarar gören kişilere tazminat ödemesi yapıldıktan sonra, kazaya neden olan araç işletenleri, sürücüler ve diğer sorumlular, zararı ödedikten sonra, tazminattan sorumlu kişiler arasınki iç rücu ilişkisini düzenleyen, TBK 62. maddesi uyarınca, zarar görene tazminat ödemesinde bulunan sorumlular, kusurları nispetinde diğer sorumlulara rücu edebilirler.
    Somut olayda; davalı şirket, paket tur sözleşmesi kapsamında, davacıların murisinin taşınması hizmetini yerine getirmektedir. Davacıların murisinin vefaat ettiği kazada tur otobüsü sürücüsünün kusursuz olduğu sabit ise de; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 85. maddesinde yapılan düzenleme uyarınca, motorlu araç işletenin sorumluluğu, tehlike sorumluluğu olarak kabul edilmiştir. Motorlu bir aracın işletilmesi, niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, tehlike sorumluluğudur. Tehlike sorumluluğunda, tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının ispat edilmesi sorumluluk için yeterlidir. Motorlu araç işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için KTK.nun 86. maddesin de sayılan kurtuluş beyyinelerinden birini ispat etmesi gerekir. 2918 sayılı KTK" nun 86. maddesinde " İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur."şeklinde düzenleme yer almaktadır. İşletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için öncelikle kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmadığını ve araçtaki bir bozukluğun zarara neden olmadığını ispatlamalıdır. Ancak sadece bu durumun ispatı işletenin sorumluluktan kurtulması için yeterli değildir. İşleten bu durumu bir ön şart olarak ispatlayacak ve bununla birlikte zararın bir mücbir sebepten veya zarar görenin yahut bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat edecektir. Eldeki davada, dosyada bulunan delillerin incelenmesinde kazanın mücbir sebepten veya üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğine ilişkin bir delil veya tespitin olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca oluşan zarardan her iki aracın işleteni müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meydana gelen zarardan davalı şirketin de sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    2- Manevi tazminat miktarının belirlenmesi kural olarak hakimin takdirindedir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakim bu hakkını Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanmalıdır. Manevi tazminatın miktarı belirlenirken kişilik hakkına saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatı, iştigal ettikleri makam ile diğer sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmalı, her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşullar bulunabileceği gözetilerek,takdir hakkını etkileyebilecek nedenler karar yerinde denetime elverişli biçimde ve objektif olarak gösterilmelidir. Manevi tazminat davaları sonucunda hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirebilecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi hükmedilecek manevi tazminatla bu malvarlığı zararlarının karşılanması da amaçlandığından tazminat miktarının onun amacına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle, takdir edilecek miktar elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan bir miktar olmalıdır. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacıların murisinin kazada vefat etmesi, davacıların muris ile yakınlığı, olay sebebiyle duyulan acı ve elem, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, mahkeme tarafından takdir edilen manevi tazminat miktarının, meydana gelen zararın ağırlığı karşısında, manevi huzuru gerçekleştirmeye yeterli olmadığı, yaşanan olayın özellikleri ve olayın oluş şekli nazara alındığında, takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1),(2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371 inci maddesi uyarınca davacılar yararına BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine, HMK"nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 08/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi