3. Hukuk Dairesi 2018/1983 E. , 2018/9386 K.
"İçtihat Metni"........
Taraflar arasındaki alacak talebine ilişkin davanın mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde; davalıların 18.05.2011 tarihli sözleşme ile..... bulunan 582 ve 3317 parsel sayılı tapuda kayıtlı taşınmazların davacıya toplamda 13.500 TL bedel ile satıldığını, bedelin 7.000,00 TL sinin davalı ..."e 6.500,00 TL sinin ise davalı ..."ye sözleşme tarihinde ödendiğini, defalarca talep edilmesine rağmen davalıların tapu devrini gerçekleştirmedikleri gibi ödenen parayı da iade etmediklerini, davalıların sebepsiz zenginleştiklerini, toplamda 13.500,00 TL nin ödenme tarihi olan 18.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar yargılama esnasındaki beyanlarında özetle; sözleşme altındaki imzanın taraflarına ait olduğunu, parayı aldıklarını ancak diğer üç kardeşlerinin paranın yarısını alamadıklarını ve bu nedenle tapu devrini gerçekleştiremediklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece bozma öncesi yargılama sonucu davanın kabulüne ve 13.500,00 TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar vermiş, bu kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, dairemiz 2016/8263 E. 2016/9761 K. sayılı bozma ilamı ile taraflara dava konusu taşınmazlardan hangi taşınmazın, kaç liraya satıldığının açıklattırılması; kime, ne kadar ödendiğinin tespit edilmesi gerektiği ve geçersiz sözleşmeye konu edilip de tapuda devrin gerçekleşmediği 3317 parsel sayılı taşınmazın davacının zilyetliğinde olup olmadığına ilişkin gerekli araştırma ve inceleme yapılarak taşınmazın halen davacının zilyetliğinde olduğunun tespiti halinde, hükmedilen alacağa taşınmazın iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olmasının da usul ve yasaya aykırı olması gerekçesiyle bozulmuştur.
./..
-2-
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda açılan davanın kabulü ile dava konusu 13.500,00TL alacaktan 7.000,00 TL"sinin davalı ..."ten , 6.500,00 TL"sinin davalı ..."den 3317 parsel nolu taşınmazın davacı tarafından davalılara iadesi tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş ve hüküm süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Dava, sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Uygulamada, sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun para ile ifa edileceği durumlarda faizin hangi tarihte işlemeye başlayacağı sorunu ile karşılaşılır.
BK. 101. maddesi uyarınca (6098 sayılı TBK. 117. Madde) muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. O halde, iade borcu para borcu şeklindeyse iade talebinde bulunulmasından itibaren temerrüt faizi işleyecektir.
Zenginleşenin kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılması olanaklı değildir. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizi yürümesi için borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir (HGK.6.2.2008gün ve 2008/3-40-102 s.).
Somut olayda; bozma kararında tapuda devri gerçekleşmeyen taşınmazın davalılara iade edilip edilmediğinin araştırılarak davacının zilyetliğinde ise iade tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş ve mahkemece taraflardan sorulması üzerine davalılar duruşmadaki beyanlarında taşınmazın kim tarafından kullanıldığını ve zilyetliğinin davacıya geçip geçmediğini bilmediklerini, davacı vekili ise kolluk cevabını kabul etmediklerini taşınmazın zilyetliğini hiç devralmadıklarını belirtmiştir. Bu durumda yukarıda bahsi geçen açıklamalar ve bozma ilamı doğrultusunda davacı taşınmazın kendisine iade tarihini ispat edememekle, bu doğrultuda alacağa dava tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken mahkemece tarih belirtilmeksizin 3317 parsel nolu taşınmazın davacı tarafından davalılara iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve ‘hâkimin takdir yetkisi kapsamında’ kalmadığından, hükmün, HUMK 438/7, C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan yöne ilişkin davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 1. bendinde yer alan " 3317 parsel nolu taşınmazın davacı tarafından davalılara iadesi" ifadesinin silinerek yerine "dava" ifadesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.......