3. Hukuk Dairesi 2016/21597 E. , 2018/9478 K.
"İçtihat Metni"........
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kendi adına kayıtlı ...... nolu su aboneliğine ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı kurum tarafından sayaçta herhangi bir sayaç okuması yapılmadığını, talep olunan su borcuna ilişkin herhangi bir tüketim bildirimi ya da fatura tebliğ edilmediğini, buna rağmen davalı tarafça hakkında 2011 yılı 11. 12. ayları ile 2012 yılı 2. ayına ait su borcundan kalan kısmın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, kendisine Aralık 2011 dönemi bedeli olarak 306,35 TL tahakkuk ettirildiğini ve geçmiş dönem borcu olarak 12.632,65 TL ödenmesinin ihtar edildiğini, bu faturaya itiraz etmeksizin talep olunan bedeli ödediğini, takibe konu alacağın kaynağının ...... ait olduğunu, ........ özel yurtlara tanıdığı imkan gereği kullanmış olduğu su bedelinden % 40 indirim hakkı bulunduğunu, bu hususta davalı idareye müracaat ettiğini, kendisine bu konuda cevap verilmediği gibi indirim hakkı da tanınmadığını ileri sürerek İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2014/1821 E. sayılı dosyasında davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu sayacın ilk olarak 02.10.2010 tarihinde konut tarifesi üzerinden bağlandığını, abonelik sözleşmesinin de 30.09.2010 tarihinde konut abonesi olarak yapıldığını, ancak 25.10.2011 tarihinde yapılan kontrollerde davacı abonenin binasının konut olarak değil ....olarak kullanıldığının tespit edildiğini, abone değişikliği yapan abonelerin bu durumu davalı idareye haber vermek durumunda olduklarını, 1 ay içinde haber vermeyenlerden türün değiştiği tarihten itibaren tespitin yapıldığı tarihe kadar çıkacak olan tarifeler arasındaki farkın tahakkuk ettirilerek % 50 zamlı olarak tespit edileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
./..
-2-
Mahkemece; abonenin öğrenci yurdu olarak kullanılmaya başlandığı tarih olan 28.12.2010 tarihinden sonra kullanılan su tüketimi için davalının talep edebileceği miktarın 7.742,94 TL olduğu gerekçesi ile; davanın kısmen kabulüne..... sayılı dosyası ile toplam 18.007,01 TL üzerinden yapılan takip nedeni ile davacının 7.742,95 TL miktar yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- HMK 266. maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması zorunludur.
Dava; su aboneliği kullanım bedeline ilişkin olup uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve konusunda uzman bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır.
Somut olayda, mahkemece; görüşüne başvurulan bilirkişi serbest muhasbeci mali müşavir olup, su aboneliği ile ilgili uzmanlıklarının bulunduğu hususunda dosya içerisinde bir bilgiye de rastlanılamamıştır. Hükme esas alınan raporları düzenleyen bilirkişinin dava konusunda rapor hazırlamaya ehil ve yeterli olmadığı anlaşıldığından, söz konusu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi mümkün değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece, dava dosyası önceki bilirkişi dışında, aralarında su aboneliği kullanımı hesabı konusunda uzman ve ehil olan mühendis bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek, bilirkişilerden davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği bedel hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun, davalı tarafın bilirkişi raporuna yaptığı itirazların da değerlendirildiği bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bu husus göz ardı edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2- Kabule göre de; dava,..... sayılı dosyasında davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, kararın gerekçe kısmında, abonenin öğrenci yurdu olarak kullanılmaya başlandığı tarih olan 28.12.2010 tarihinden sonra kullanılan su tüketimi için davalının talep edebileceği miktarın 7.742,94 TL olduğu belirtilmiş ise de hükümde; davanın kısmen kabulüne,......sayılı dosyası ile toplam 18.007,01 TL üzerinden yapılan takip nedeni ile davacının 7.742,95 TL miktar yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, böylece gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre mahkemece; gerekçe ile hüküm çelişkili, infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
./..
-3-
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.....