3. Hukuk Dairesi 2016/22691 E. , 2018/9490 K.
"İçtihat Metni"................
Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; şiddetli geçimsizlik nedeniyle evi terke zorlandığını, terke zorlandığında düğünde takılan takılar ve paraları istemesine rağmen kendisine verilmediğini, düğünde takılan 1 altın set, 3 adet üçlü burma bilezik, 4 adet ikili burma bilezik, 5 adet düz bilezik, 1 adet tam, 1 adet yarım, 54 adet çeyrek altın, 500 İsviçre frangı, 200 İsviçre frangı, 100 dolar ve 9.000 TL"nin aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde altınların ve yabancı ülke paralarının karşılığının, dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının iddia ettiği kadar takı takılmadığını, abartılı beyanlarda bulunulduğunu, davacıya takılan 1 altın set (14 ayar), 7 bilezik, 16 çeyrek altın, 1 yarım altın, 770,00 TL ve 100 İsviçre frangı olup bu takılar ve paranın hepsinin düğün sonrası davacıya teslim edildiğini, davacının takıları sakladığını, paraları da evlenirken bazı borçları olduğundan bahisle harcadığını, davacının tüm şahsi eşyaları ile düğünde kendisine takılan ve zaten uhdesinde olan altınları almak ve başka bir talepte bulunmamak şartıyla anlaşmalı boşanma davası açtıklarını bu dava görülmeye devam olunurken aynı evde kaldıklarını, davacının ablasının ortak bir arkadaşlarını ziyarete gelmesi üzerine davacı, kendisi ve kız kardeşi ile birlikte ziyarete gittiklerini giderken davacının 4 bileziğini taktığını, davacının bu ziyaretten dönmediğini, ertesi gün kendisi ve yakın bir arkadaşı ile gidip davacıyı eve getirdiğini davacının şahsi eşyalarını ve ziynet eşyalarını alıp evden ayrıldığını, davacının evi terke zorlanmadığı, aksine davalı ile birlikte gidilen misafirlikten kendi isteği ile dönmediği, bir kısım ziynet eşyalarını üzerinde taşıdığı sırada evi terk ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalının isticvap beyanındaki ikrarı nazara alınmış, davalının ikrarını aşan davacı yanın fazlaya ilişkin istemi yönünden karşı yana yemin tevcih etme hakkı hatırlatılmış, bu hak kullanılmamış, bu durum karşısında davalının ikrarı dikkate alınarak 10.000,00 TL tutarındaki ziynetlerin davalı tarafından davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 10.000,00 TL ziynet alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
.......
2-) Ziynet eşyalarına yönelik hüküm fıkrasının infaz kabiliyeti yönünden yapılan temyiz incelemesi neticesinde;
Dava; ziynet eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece; 10.000,00 TL tutarındaki ziynetlerin davalı tarafından davacıya aynen iadesine karar verilmiş, bu ziynetlerin neler olduğu belirtilmemiştir. Karar bu hali ile açık ve infaza elverişli değildir.
O halde, mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının gram, ayar ve niteliklerinin tespiti için deliller değerlendirilip, ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilerek ve davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK"nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık davalı yönünden kapalı olmak üzere, 03.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.....