Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/518
Karar No: 2021/1299
Karar Tarihi: 11.02.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/518 Esas 2021/1299 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/518 E.  ,  2021/1299 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; elektrik abonesi bulunduğu davalı şirketin düzenlediği faturalar ile alınmaması gereken kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedeli ile kayıp-kaçak bedeli üzerinden enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi ve TRT payı ile tüm bedeller üzerinden KDV’yi hukuka aykırı olarak tahsil ettiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ile elektrik abonelerinden tahsil edilen bu bedellerin iadesinin gerektiğine karar verildiğini, 09/12/2014 tarihine kadar olan kayıp-kaçak bedelleri için açtığı davaların kabul edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, 10/12/2009 tarihinden dava tarihine kadar alınan sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli üzerinden alınan enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi ve TRT payı ile tüm bedeller üzerinden alınan KDV"nin, ayrıca 09/12/2014 tarihinden dava tarihine kadar alınan kayıp-kaçak bedelinden, şimdilik 1.000 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 25/05/2016 tarihli dilekçesiyle talebini 44.262,63 TL"ye artırmıştır.
    Davalı; istirdadı istenilen bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 44.262,63 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 03/07/2018 tarihli ve 2016/16528 E. 2018/7470 K. sayılı kararla; karar tarihinden sonra 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nda yapılan değişikliklerin somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi için bozulmuştur.
    Davacı vekili, bozma kararının okunduğu 16/10/2018 tarihli celsede; dava konusu edilen kalemlerin içerisinde perakende satış hizmet ve sayaç okuma bedellerinin var olduğunu, davacının kullanmış olduğu elektrik enerjisi miktarı itibariyle serbest tüketici konumunda bulunduğunu, EPDK tarafından çıkartılan tarifeler gereğince serbest tüketici konumunda olan abonelerden sadece maktu perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli alınması gerekirken davacıdan bu bedellerin nispi olarak alındığını, bu kalemlerin 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile bir alakası olmadığına dair Yargıtay kararları bulunduğunu bildirerek, bu hususta araştırma yapılmasını talep etmiştir.
    Bozma kararına uyan mahkemece; 6719 Sayılı Kanunla 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nda yapılan değişiklikler değerlendirildiğinde, kanunun yürürlüğe girdiği 17/06/2016 tarihi itibariyle dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak derdest olan her türlü davanın konusuz kaldığı, ancak bozma sonrasında alınan kök ve ek bilirkişi raporları ile serbest tüketici olan davacıdan 25/07/2011 ila 05/11/2015 tarihleri arasında fazladan PSH bedeli ile sayaç okuma bedeli alındığı gerekçesiyle; davanın perakende satış bedeli yönünden 4.157,41 TL ve sayaç okuma bedeli yönünden 105,43 TL olarak kabulüne, bu miktarlara dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, kayıp-kaçak bedeli ve diğer talepler yönünden kanun değişikliği nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedeli, kayıp-kaçak bedeli üzerinden alınan enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi ve TRT payı ile tüm bedeller üzerinden alınan KDV"nin istirdadı istemine ilişkindir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, HMK’nın 119/1-e maddesi uyarınca davacı, iddiasının (davasının) dayanağı olan bütün vakıaların (olayların ve olguların) sıra numarası altında açık özetlerini dava dilekçesinde yazmalıdır. Bunlar, dava dilekçesindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye elverişli bulunan vakıalardır. Bu vakıalar, maddi bir fiil olabileceği gibi bir hukuki işlem de olabilir.
    Öte yandan, HMK’nın 194. maddesi uyarınca; taraflar dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. Kanun, buna (vakıaları) somutlaştırma yükü demektedir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşullara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanmak durumundadır.
    Davacı, davasının dayanağı (temeli) olan bütün vakıaları (açık özetlerini) dava dilekçesinde bildirmekle yükümlüdür (HMK m.119/l-e). Davacının, dilekçeler aşamasından sonra (dilekçesinde bildirmediği) yeni vakıalar ileri sürmesi, davayı değiştirme olup, ancak davalının rızası veya ıslah yolu ile mümkündür (HMK m.l41).
    Hakim, davacının dava dilekçesinde göstermediği vakıaları kendiliğinden gözetemez (inceleyemez) ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz(HMK m.25). Fakat hakim, müphem (belirsiz) veya çelişik gördüğü iddia ve sebepler (vakıalar) hakkında izahat (açıklama) isteyebilir (HMK m.31). Ancak, bu izahat isteme sadece dava dilekçesinde bildirilmiş olan vakıalar için söz konusudur. Dava dilekçesinde gösterilmeyen (bildirilmeyen) bir vakıa, izahat isteme (veya izahat verme) bahanesi ile (davalının rızası olmadıkça) sonradan ileri sürülemez.
    Az önce belirtildiği gibi, davacı davasının dayanağı olan bütün vakıaları dava dilekçesinde bildirmekle yükümlü kılındığı için, kanunumuz iddiaların teksifi ilkesini kabul etmiş demektir.
    Bununla birlikte, hakim, hukuki sebepleri (kanun hükümlerini) kendiliğinden gözetir (HMK m.33). Yani hakim, davacının dava dilekçesinde göstermiş olduğu hukuki sebepler ile bağlı olmayıp, davacının dava dilekçesinde bildirmiş olduğu vakıaların hukuki sebebini (hukuki niteliğini) kendisi araştırıp bulmakla yükümlüdür. Davacının dava dilekçesinde hukuki sebebi yanlış göstermiş (ve hatta hiç göstermemiş) olmasının bir önemi yoktur.
    Buna karşılık, hakim, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalarla bağlı olup, davacının bildirmediği vakıaları kendiliğinden inceleyemez (HMK m.25).
    Davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalar davanın temelidir. Çünkü, sadece bu vakıalar davanın sınırını çizmekte, hakim ancak bu vakıalar hakkında inceleme yapabilmektedir. Bu nedenle, hukukumuzda dava sebebi (hukuki sebepler değil) davacının davasını dayandırmış olduğu vakıalardır.
    Bu aşamada; uyuşmazlığın çözümü için davanın konusuna ilişkin kavramların, 17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun ve değişiklikten önceki yasal düzenlemelerin de incelenmesi gerekmektedir.
    Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli, elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
    Sayaç okuma bedeli; sayaç okuma maliyetlerini yansıtan bedeldir.
    Perakende satış hizmeti bedeli; tüketilen elektrik enerjisinin (sayaç okuma hariç) perakende satış hizmeti maliyetini yansıtan bedeldir.
    Yapılan değişiklikten önce lisans sahibi şirketler, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile bu kanunun bazı maddelerini değiştiren bazı maddelerini de yürürlükten kaldıran 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17. maddesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemesine rağmen, bu maddelere dayanak olarak yayımlanan ikincil mevzuat hükümlerini gerekçe göstererek, tüketicilerden kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında bir bedel tahsil etmekte ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi abonenin faturalara yansıtılan bu bedellerin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi de mümkün bulunmamakta idi.
    17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. maddesine eklenen (şş) bendinde teknik ve teknik olmayan kayıp tanımlanmış, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen, teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği belirtilmiştir.
    Yine anılan Kanunun 17. maddesinin 1 numaralı bendinde:"…Bu Kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından Kurulca belirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylanmak üzere Kuruma sunulur. Kurul, mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi hâlinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.",
    6/ç numaralı bendinde:"…Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde Kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir…",
    10.bendinde:"Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır." hükmü öngörülmüştür.
    Geçici 19. maddesinde:"Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.",
    Geçici 20. maddesinde;"Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir.
    Özetle, 17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde davaya konu bedellerin tanımı yapılmış olup, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun değişik 17/1. maddesinde ilgili tüzel kişilerin bu tarifelere uymakla yükümlü oldukları belirtilmiş, 17/10. maddesinde ise mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağı öngörülmüş, nihayet Geçici 20. maddesinde Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
    Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2016/150 E. 2017/179 K. sayılı kararı ile 6446 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 19. ve Geçici 20. maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olup, 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesine eklenen (10) numaralı bendin ise hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
    Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, dava dilekçesinde davaya konu bedellerin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararıyla belirlendiğini ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı davaya konu bedellerin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir.
    Bu itibarla, davanın, davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi yasal bir zorunluluktur (Dairece verilen 22/10/2018 tarihli ve 2018/3607 E. 2018/10364 K., 15/01/2019 tarihli ve 2018/5200 E. 2019/115 K., 02/07/2019 tarihli ve 2018/7002 E. 2019/6042 K. sayılı kararları da aynı yöndedir).
    Her ne kadar, davacı vekili tarafından 16/10/2018 tarihli celsede; davalı tarafından davaya konu dönemde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan perakende satış hizmet ve sayaç ödeme bedellerinin, EPDK"nın düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep edilmiş ise de, içeriği itibariyle bu talebin yeni ileri sürülen bir vakıa olduğu açıktır.
    Buna göre, davacı; bozmadan sonra davasını dayandırdığı maddi vakıayı, dolayısıyla davayı değiştirmiştir. Ne var ki, davalı tarafça davanın değiştirilmesine rıza gösterilmemiştir.
    Hal böyle olunca, mahkemece; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, eş söyleyişle geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı, davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu gözetilerek, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacının yeni vakıa ileri sürmek suretiyle davasını değiştirmiş olduğu ve davalının bu duruma rıza göstermediği gözetilmeyerek, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde perakende satış hizmeti bedelinin alınmasına dair 875 sayılı kurul kararının Danıştay tarafından iptal edildiği, dolayısıyla davacının da hukuki dayanağı olmaksızın tahsil edilen PSH bedelini geri alma hakkının doğduğunu belirtilmesine rağmen, raporun devamında davacı abonenin 25/07/2011 ila 05/11/2015 tarihleri arasında tüketim miktarları itibariyle serbest tüketici konumunda olduğunun belirlendiğinden bahisle, bu tarihler arasındaki dönem için hesaplama yapan bilirkişi raporunun, kendi içerisinde çelişkili olduğunun gözetilmemiş olması da doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince, davalı taraf yönünden karar düzeltme yolu kapalı, davacı taraf yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi