3. Hukuk Dairesi 2018/1752 E. , 2018/9711 K.
"İçtihat Metni"........
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalılar hakkında 14001844 tesisat numaralı aboneliğin ödenmeyen elektrik borcundan dolayı icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, davalıların icra takibine itirazlarının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; aboneliğin bulunduğu adreste müvekkillerinin müteveffa babalarının kafeterya işlettiğini, 31.08.2004 tarihinde resmi olarak işletmesini kapattığını, sonrasında işletmenin şimdiki kiracılar tarafından kullanılmaya başlandığını, davalıların babalarının vefatından (18.05.2007) sonra, davalı ..."in davacı kuruma giderek babasının borcu olduğu bildirilen 1.640,00 TL"yi ödediğini, halen kullanan şahısların elektriği kendi işletmelerinde kullandıklarını ve takibe konu borçtan kendilerinin sorumlu olduklarını kabul ederek bunu davacı kuruma da bildirdiklerini, bu nedenle müvekkillerden talepte bulunulamayacağını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalıların fiilen tüketimleri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 27.10.2015 tarih ve 2015/15063 E. 2015/16715 K. sayılı kararıyla "Davalıların abone olan muris ........... mirasçıları oldukları ve mirası açıkça reddetmedikleri dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve daha sonra aboneliğini iptal ettirmeyen abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, abonenin ölümünden sonra murise ait aboneliği sonlandırmayan veya mirası red etmemiş olan mirasçılar da murise ait aboneliğe ilişkin fatura borçlarından sorumludur.
.......
Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan mirasçılar abonelik sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kullanım bedelinden dolayı sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, öncelikle mahkemece, abone sözleşmesinin yürürlükte olup olmadığı araştırılarak, sözleşme ilişkisinin devam ettiğinin tespiti halinde, abonelik gereği abone mirasçılarının sorumluluğunun devam ettiği kabul edilip, davacının talep edebileceği bedele yönelik hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde; abonenin ölümünden sonra murise ait aboneliği sonlandırmayan ve mirası red etmemiş olan mirasçıların da murise ait aboneliğe dair fatura borçlarından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne,........ sayılı dosyasındaki itirazın iptaline, 21.080,48 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Dava, elektrik tüketim borcundan kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK" nın 266. ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hâkim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK" nın 278-279. maddelerine göre; bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
.../...
-3-
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafça tahakkuk ettirilen borç miktarı değerlendirilmeksizin ve herhangi bir hesaplama yapılmaksızın, sadece tahakkuk eden borcun davalılardan tahsil edilmesi gerektiğinin belirtilmesiyle yetinilmiş olduğundan mevzuata uygun teknik bir incelemenin yapılmadığı, davalı tarafça da itiraz edilen söz konusu raporun yetersiz olup, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece; öncekinden farklı konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli yeni bir rapor alınarak, davacı kurumun davalı taraftan isteyebileceği elektrik tüketim miktarının duraksamasız belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.....