3. Hukuk Dairesi 2016/21542 E. , 2018/9713 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,......tarlanın davalı annesi tarafından “siz iki kardeşsiniz bu tarla sizin ortak kullanın” denilerek kendisinin kullanımına sunulduğunu ve tapuda devir işlemlerinin en kısa sürede yapılacağının vaat edildiğini, bunun üzerine anne babasının ve diğer kardeşinin de rızasını alarak tarlanın yaklaşık bir dönümlük bölümüne 50 m² oturum alanlı 2 katlı ev inşa ettiğini, evin alt katını işleyerek oturmaya başladığını, ikinci katını kaba inşaat olarak bıraktığını, ayrıca evin yanına 25-30 hayvan kapasiteli 14 tane kilidi olan besi damı ile 2"si 7 metrelik 2"si de 15 metrelik olmak üzere toplam 4 adet çiçek serası inşa ettiğini, 30 civarında muhtelif meyve ağacı dikerek kullanım alanının etrafını telle çevirdiğini, ancak davalı annesinin söz konusu taşınmazı ipotek olarak göstermesi üzerin....... 2012/3877 sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, takip konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatlarda davalı annesinin hiçbir hakkı olmadığını ileri sürerek, 2 katlı ev, hayvan damı, 4 adet sera ile ağaçların bedeline ilişkin olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı taşınmazın kendisine ait olduğunu, davacının kızı olup dava konusu taşınmazın yaklaşık 1500-2000 m²"lik kısmına ev ve hayvan damı yaptığı ve 15 yıldır kira ödemeden kullandığını, kefil olduğu şahsın borcunu ödememesi nedeniyle bedeli dava konusu edilen muhdesatların üzerinde bulunduğu tarlasının,...... sayılı dosyası kapsamında 14.10.2014 tarihinde değerinden çok düşük bir miktar olan 211.000,00 TL"ye satıldığını, davacı kızının, bu taşınmaz ile birlikte kendisine ait başkaca taşınmazlarını da yıllarca kira bedeli ödemeden kullandığını bu sebeple davacının talep ettiği miktarın söz konusu kira alacakları ile takas edilmesini istediğini, ayrıca, dava konusu edilen muhdesatların değerinin bilirkişi tarafından fahiş olarak hesaplandığını, dava tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşme olgusunun oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 53.200,00 TL alacağın 10.000,00 TL"sinin dava tarihi olan 26/05/2014 tarihinden itibaren 43.200,00 TL"sinin ise 11/11/2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar süresi içince davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-)Dava; ipoteğin paraya çevrilmesi suretiyle icra takibine konu olan taşınmaza yapılmış olan faydalı ve zaruri masrafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili talebine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülemez. Zira, vücuda getiren kimse tarafından kullanılan muhdesatın, taşınmaz malikine herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takip kapsamında taşınmazın satıldığı anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle, sebepsiz zenginleşme; satışın yapılıp bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. İyileştirmeden doğan sebepsiz zenginleşme nedeniyle hükmedilecek miktar, iyileştirmenin satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümü için izlenecek yol şöyledir: Dava konusu taşınmaza ilişkin ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin icra takip dosyası ve ihale yolu ile satışına ilişkin olarak satış dosyasının uzman bilirkişi aracılığıyla incelenerek, taşınmazın satışı tarihi itibariyle, taşınmazın mevkii, konumu, imar durumu, satın alınmasındaki objektif amaç, taşınmaz üzerindeki muhdesatın alıcıya sağlayacağı muhtemel yarar ile varlığının getireceği muhtemel zarar gibi faktörler tek tek irdelenerek, taşınmazın muhdesatlı gerçek sürüm değeri ile muhdesatlar yok farz edilerek gerçek sürüm değerleri ayrı ayrı saptanmalı; davacı tarafından yapılan faydalı giderlerin yapılmış ve yapılmamış olması halleri için ayrı ayrı olmak üzere taşınmazın ihale ile yapılan satış gününde ve aynı koşullarla satılmasından elde edilecek gerçek sürüm değeri belirlenmeli, bu şekilde elde edilecek değerler arasında bir fark meydana geldiğinde bunlar birbirine oranlanmalı, bu oran ihale ile yapılan satış bedeline uygulanarak, davacının yaptığı giderlerin ihale bedeline yansıma miktarı belirlenmeli ve bu miktara hükmedilmelidir. Yok, eğer giderlerin yapılmış olması haliyle yapılmamış olması halinde belirlenen değerler arasında bir fark olmadığının anlaşılması durumunda, giderlerin satış bedeline etkisinin olmadığı, dolayısıyla davalının bu giderlerin yapılması nedeniyle bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmelidir.
Somut olayda, hükme esas alınan ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takip dosyası kapsamında yapılan satış işlemine esas kıymet takdirine ilişkin bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan esaslar gözetilmeksizin yalnızca muhdesatların ve muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmazın parsel zemin değerinin belirlenmiş olduğu görülmektedir.
.....
Mahkemece, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.....