3. Hukuk Dairesi 2017/11215 E. , 2018/9723 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 09/10/2018 tarihinde taraflardan kimsenin gelmemiş olması nedeniyle işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; 01/06/1998 tarihinde hayvancılık süt ve besi işletmeciliği gayesi ile davacılardan ... ile davalı arasında bir adi ortaklık kurulduğunu, adi ortaklığın kuruluşu esnasında sermaye olarak davalıya 75.000 DM verdiğini, ayrıca izin amacıyla yurda gelişlerinde işletme sermayesine katkı olarak para verdiğini, ancak davalının gerek adi ortaklığın işleyişi gerekse kar payı hususunda bilgi vermediğini, bu nedenle..... Mahkemesinde görülen 2007/161 Esas 2010/632 Karar sayılı dosyada faaliyet geliri ve tasfiye artığı olarak alacağının 114.432,06 TL olarak tespit edildiğini ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 107.432,00 TL"nin temerrüt tarihi olan 02/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davacılardan ... ile aralarında bir ortaklık olmadığından taraf sıfatı olamayacağını, esas yönünden ise davacı ..."ın ortaklık süresince 33.919 Euro (66.310 DM) ödediğini, davacıların 2002 yılında kesecekleri kurban nedeni ile sermayelerinden 459 Euro çekmesi nedeniyle işletmede kalan bedelin 33.460 Euro olduğunu,ortaklığın başında ve peyderpey yalnızca 64.565 DM ödemede bulunduğunu, ortaklık için pek çok masraf yaptığını, davacı ... tarafından davalıdan habersiz ortaklığa ait hayvan satışı yapıldığını, davacı ..."a gelir gider konusunda bilgi verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir......
Mahkemece; davanın kabulü ile 107.432 TL"nin 01/02/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 07/05/2014 tarihli ve 2014/3155 Esas 2014/6984 Karar sayılı ilamıyla;
(...Daha önce açılan kısmi davada alınan bilirkişi raporu daha sonra açılan ikinci davada hakimi bağlamaz. Zira bilirkişi raporunun kesinlik kazanması ve kazanılmış hak teşkil etmesi verildiği ilk dava içindir. Bilirkişi raporu takdiri delillerden olup, kısmi davada alacağın dava edilen miktar kadar olduğunun ispat edilmesi yeterlidir. Açılan ikinci davaya konu edilen alacağın miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu nedenle ilk davada alınan bilirkişi raporu bu davadaki alacak miktarının da ispatı için yeterli sayılamaz. (HGK 03.10.2007 tarih, 2007/15-614E-696K)
O halde mahkemece şimdiki davaya konu edilen alacak miktarı yönünden, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümleri de dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; aldırılan bilirkişi raporuyla, adi ortaklığın gelirinden davacıların payına düşen tutarın 128.232,04 TL, bu tutardan davacıların işletmeden alınıp götürdüğü 6 adet büyükbaş hayvanın değeri olan 13.800 TL ile kısmi davada hüküm altına alınan 7.000 TL"nin mahsubu sonucunda 107.432,00 TL"nin davacılara ödenmesi gerektiğinin belirlendiğinden bahisle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) HMK"nun 266 ncı maddesi hükmüne göre, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınması zorunludur. Buna göre, seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda ise; raporu hükme esas alınan ziraat mühendisi bilirkişi konunun uzmanı değildir.
Bundan ayrı, davacı tarafın başvurusu üzerine yapılan tespite katılan veteriner bilirkişi tarafından çiftlikte mevcut olan büyükbaş hayvanların ırk, cins, yaş ve ortalama ağırlıkları belirlenmiş olmasına rağmen, hükme esas alınan raporda büyükbaş hayvanların bu özellikleri dikkate alınmadan, tüm hayvanlara ortalama değer biçilmek suretiyle hesaplama yapılmıştır.Bu haliyle, rapor hüküm vermeye yeterli değildir.
Buna göre, mahkemece; adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin Türk Borçlar Kanununun 642 ve devamı maddelerindeki hükümler de dikkate alınarak, taraflar arasında 1998 ila 2006 yılları arasında devam eden hayvancılık ortaklığı konusunda uzman veteriner hekimler ile mali müşavirden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişi tarafından yanılgılı değerlendirme ile hazırlanan rapor esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428 inci maddesi gereğince davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
....