20. Hukuk Dairesi 2015/13787 E. , 2017/2517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu, ... köyü 1036 parsel sayılı 1636 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1983 yılında yapılan tapulamada ... ... ve arkadaşları adına tesbit ve tapuya tescil edilmiştir.Davacı ..., 1988 yılında ... ..."ün 8/96 payını satın almış ve bu pay davacı adına tapuya kayıt edilmiştir. Davacı, paylı olarak adına tapuda kayıtlı olan 1036 parsel içindeki ağaçları kestiği halde, devlet ormanı sınırları içerisindeki yerden kesildiği gerekçesiyle davalı yönetim tarafından suç tutanağı tanzim edildiğini ileri sürerek, suç tutanağı tanzimi suretiyle oluşan elatmanın önlenmesi için dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kabulüne ve dava konusu parselin fen bilirkişi krokisinde kırmızı ile boyalı ve üzerinde "Ağaçların kesildiği alan" olarak yazılı 65,78 m²"lik kısma davalının vaki el atmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi vekilinin temyizi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 11/06/2012 gün ve 2012/7347 E.-2012/8823 K sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Davacı, ağaçların kesildiği 65.78 m2 yüzölçümündeki alanın adına tapuda kayıtlı bulunan 1036 parsel sayılı taşınmazın çapı içinde olduğu halde, bu alanın Devlet ormanı sınırları içinde kaldığı belirtilmek suretiyle suç tutanağı tanzim edildiğini iddia ederek tutanak tanzim etmek suretiyle davalı ... Yönetimince yapılan elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı gerçek kişi aleyhine 6831 sayılı Kanuna muhalefetten düzenlenen suç zaptına dayalı olarak sulh ceza mahkemesinin 2003/96 Esasında açılan kamu davasındaki yargılamada yapılan keşif ve uygulama sonucu, suç zaptına konu alanın 1036 parselin kroki kapsamı dışında ve parselin güneyinde devlet ormanı sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiş ve cezası paraya çevrilerek ertelenmiş, temyiz aşamasında sanığa verilen cezanın zamanaşımı nedeniyle bozulmasına ve açılan kamu davasının aynı nedenle düşürülmesine, ... emvalinin istirdadı kabil olmak üzere müdahile bırakılmasına ve idarece nakil aracının sahibine iadesine karar verilmiştir.
Bu durumda, sulh ceza mahkemesinin kesinleşen kararı karşısında eldeki davanın konusu kalmadığı, ağaçları tapulu arazisinden kestiğini iddia eden davacının bu iddiasının sulh ceza mahkemesinde açılan davada tartışılabileceği gibi, ancak, sulh ceza mahkemesindeki uygulama ile suç konusu ağaçların kendi tarlasından mı yoksa devlet ormanından mı kesildiği saptanacağından ve mülkiyete ilişkin bir ihtilaf da bulunmadığından, davacının, hakkında suç tutanağı düzenlenmesi sonucu oluşan el atmanın varlığından söz edilerek ... Yönetimi aleyhine el atmanın önlenmesi davası açmakta aktif dava ehliyeti ve hukukî yararı da bulunmamaktadır.
Ayrıca, tapulu araziden ağaç kesimi yönetimin haberi ve izni ile olanaklıdır. Aksi durumda, 6831 sayılı Kanunun 116/B maddesindeki suçu oluşturacağından ... Yönetiminin elatmasından da söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine, davalı idare kendisini vekille temsil ettirdiğinden dava değeri (328,90 TL) dikkate alınarak 39,46 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, suç tutanağı düzenlenmek suretiyle oluşan el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce ... kadastrosu yapılmamıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince davacının davasının reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 12. maddesi gereğince nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından davalı ... Yönetimi yararına maktu vekalet ücretine hükmetmek gerekirken, maktu vekalet ücretinin altında vekalet ücreti takdiri doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün vekâlet ücretine ilişkin 5. bendinin kaldırılarak, bunun yerine “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbi vekâlet ücreti maktu vekâlet ücretinden az olamayacağından 600.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı ... Yönetimine verilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28.03.2017 günü oy birliği ile karar verildi.