3. Hukuk Dairesi 2016/22410 E. , 2018/9815 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali - tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın tenkis talebinin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar ve davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar dava dilekçelerinde; tarafların ortak murisi ..."in 10/06/2009 tarihinde öldüğünü, murisin.....tarihli ve 73 yevmiye nolu vasiyetname düzenlediğini, düzenlenen bu vasiyetname ile murisin mal varlığını ikinci evliliğinden olma çocukları olan davalılara bıraktığını, vasiyetnamenin yasal unsurları taşımadığını, ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, aksi halde tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, müvekkillerinin murisinin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte akli melekelerinin yerinde olmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını, vasiyetname düzenlenirken saklı paylara riayet edilerek yapıldığını, saklı paylar hesaplanırken murislerinin evlilik anlarında yapılan harcamaları, okul harcamaları ve diğer tüm mal varlıkları da göz önüne alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, vasiyetnamenin usul ve yasaya uyun olduğunu savunarak; açılan davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın tenkis talebine ilişkin kısmının kabulü ile; toplam 67.688,00 TL tenkis alacağının davalılardan alınarak davacılara verilmesine, alacağın 10.000,00 TL"lik kısmı bakımından dava tarihinden itibaren 57.688,00 TL"lik kısmı bakımından ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
.....
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-HMK"nın 297/2 maddesi uyarınca; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü kanunda yer almaktadır.
Somut olayda; davacılar vekili ......ve ...... yevmiye nolu vasiyetnamesinin yasal unsurları taşımadığını ve murisin fiil ehliyetinin bulunmadığını ,bu nedenle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Ancak, mahkemece, hüküm fıkrasında davacının vasiyetname iptali istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu husus usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Bununla birlikte bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar. Kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin, her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3 maddesi ile ona koşut bir düzenleme içeren HMK"nun 297. maddesi de, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Somut olayda; davacılar tarafından vasiyetnamenin şekil eksikliği ve ehliyetsizlik nedenleriyle iptali talep edilmiş ise de; kararda sadece ehliyetsizlik nedeni yönünden toplanan deliller değerlendirilmiş ,şekil eksikliği nedeniyle vasiyetnamenin iptali talebi yönünden toplanan deliller hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır. Eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir.
3-Tenkis davası, TMK"nun 560-562 maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle bakıldığında tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. ...... Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır ..... 2004, s.23).
Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır (TMK.md.570).
.......
Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi için, kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümü ile bilinmesi gerekir. Bunun için tereke ile ilgili bütün kayıt ve belgeler dosyaya getirtilmelidir. Murisin temlik dışı taşınmazların tapu kayıtları ve diğer belgeleri mahkemece re"sen tespit edilir (Yargıtay 2.HD.23.06.2005, 8487-9834)
Mirasbırakanın saklı payı zedeleyip zedelemediği "net tereke" üzerinden hesaplanır. Net tereke ise, terekenin aktifinden terekenin pasifin indirilmesi ile bulunur. Terekenin aktifi; mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile denkleştirmeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Terekenin aktifini, temlik edilenler ile temlik dışı bırakılan mal varlığı değerleri oluşturmaktadır. Temlik edilen ve temlik dışı olan taşınmazların değeri mirasbırakanın ölüm tarihindeki bedelleri esas alınarak hesaplanır.
Saklı paya elatmanın doğru olarak belirlenmesi için temlik konusu olmayan, mirasbırakana ait her türlü mal varlığı değerinin saptanması gerekir. Bunun için taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılması zorunludur......
Terekenin pasifini TMK"nın 507/2.maddesinde açıklandığı gibi, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazım giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri oluşturmaktadır. Terekenin pasifleri hesaptan indirilir.
Net tereke bu şekilde tespit edildikten sonra davacıların net tereke üzerinden miras payı bulunur ve daha sonra saklı payları belirlenir. Ölüme bağlı tasarruflar (vasiyetnameler) mutlak tenkisine tabi tasarruflardır.
Bu durumda davanın TMK"nun 565.maddesi gereğince tenkis hükümlerine göre incelenmesi gerekir. Tenkiste, tasarrufa konu malın paylaşımı yönünden araştırma yapmak için sabit tenkis oranı belirlenmelidir.
Sabit tenkis oranı, 11.11.1994 gün ve 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "tasarrufun tümünün değeri ile davalılara yapılan fazla teberru arasında kurulan orandır". Sabit tenkis oranı ile el atılan saklı payın, tasarrufun değerine oranı ile bunun her davalıya yapılan tasarruf tutarları yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekir.
İkinci olarak, temlike konu malın kıymetine noksan gelmeden bölünmezliğinin mümkün olup olmadığı saptanır.
Tasarrufa konu mal, sabit tenkis oranında bölünebilir ise bu kısımların bağımsız bölüm olarak taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Eğer, tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıkar ise bu defa MK. madde 564"de öngörülen tercih hakkı gündeme gelecektir.
Davalıya MK. 564.maddesi uyarınca seçimlik hakkı mahkemece kullandırılır. Seçimlik hakkının kullandırılması davalı duruşmada hazır ise, mal seçip para ödemeyi mi, yoksa mal verip almayı mı tercih ettiği mahkemece sorulmak suretiyle, davalı duruşmada değil ise kendisine bu konuda meşruhatlı davetiye çıkartılmak suretiyle yapılır.
Daha sonra ise yine mahkemece usulen bilirkişi iştirakı ile ikinci kez yapılacak bir keşif ile seçim hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri saptanır.
./..
-4-
En son olarak da seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, her bir davacı bakımından mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet her bir davacı bakımından tenkis hesabı yapılır.
Bununla birlikte,6100 sayılı HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Somut olaya gelince;murise ait sosyal ekonomik durum araştırmasında ,adına kayıtlı...... bir taşınmazın varlığından bahsedilmiş olmakla,mahkemece bu taşınmazın tapu kaydı da getirtilerek , taşınmazın muris adına kayıtlı olması halinde bu taşınmaz bedelinin de aktif terekeye dahil edilerek tenkis hesabının yapılması gerekmektedir. Yine davalılara MK. 564.maddesi uyarınca mal seçip para ödemeyi mi, yoksa mal verip almayı mı tercih ettiği mahkemece sorulmak suretiyle, seçimlik hakkı kullandırılmamıştır. Bununla birlikte, mahkemece, en son keşif 15.12.2014 tarihinde yapılmış olmakla,usulen bilirkişi iştirakı ile yapılacak bir keşif ile seçim hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değerinin saptanması gerekirken, eksik inceleme ile bu keşif yapılmadan karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, vasiyete konu taşınmazların salt tercih tarihi itibariyle değerinin belirlenmesi, akabinde dosyada sabit tenkis oranı hesap edilmek üzere denetime elverişli bir rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4- Kabule göre de; davacı taraf ıslah dilekçesi ile faiz talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacı tarafça dava dilekçesinde faiz isteminde bulunulmamış olmasına karşın ıslah dilekçesi ile faiz istenmiş olması göz önüne alındığında, mahkemece yalnızca ıslah edilen (ıslah ile artırılan) bedel bakımından ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken, bir kısım bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması da doğru görülmemiş, bu husus da ayrıca bozma sebebi yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına ,dördüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
...E/O.Y - Karşılaştırıldı: