3. Hukuk Dairesi 2018/1417 E. , 2018/9855 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine, yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı kurum ile .....ayacın aboneliğine ilişkin olarak 1993 yılında akdedilen sözleşmeye istinaden elektrik kullanımının bulunduğunu, kullanım devam ederken davalı ..... yetkilileri tarafından kendisinin sayacı ile oynanmış olduğu ve kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesi ile hakkında para cezası uygulandığını, fahiş bedelin zorla tahsil edildiğini, bu haksız uygulama karşısında yetkililerle yaptığı görüşmelerden cevap alamadığını, işyerine ........ tarafından takılan yeni sayacın gösterdiği tüketimin önceki tüketimlerden daha düşük olduğunu, tüketimde artış olmadığını, ..... yetkililerinin geriye dönük faturalandırmada son altı aylık tüketimi baz alarak ölçümleme yapmaları gerekirken hatalı tahakkuk yaptıklarını, davalının bu haksız uygulama ile kendisini mağdur ettiğini, ilgili bedeli ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, kendisine haksız ödetilen 51.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacılardan ......lettiği kampın elektrik tesisatında takılı bulunan ..... seri numaralı aktif sayacın, ..... seri numaralı ve.......markalı .....seri numaralı reaktif sayaçların uzaktan haberleşmeye uygun olmaması sebebiyle 08.02.2012 tarihinde kurum elemanlarınca sökülerek yerine Köhler marka 50039093 seri numaralı sayacın takıldığını, sökülen sayaçların laboratuvar muayenesine gönderildiğini, bu sayaç değiştirme işleminin 08.02.2012 tarihli sayaç değiştirme tutanağı ile kayıt altına alındığını,...... yapılan inceleme sonucunda ......seri no’lu ve....eri no’lu reaktif sayaçlar için düzenlenen 26.03.2012 tarihli sayaç muayene formlarında her iki sayacın da mekaniksel ve elektriksel olarak normal çalıştığının tespit edildiğini, Köhler markalı ve 314464 seri no’lu aktif sayaç için hazırlanan 10.06.2012 tarihli sayaç muayene formunda bu sayacın ölçüler mühürleri ve numaratörü ile oynandığını, numaratörde izlerin bulunduğunu, kaçak işleminin yapılmasının uygun olduğunu, davacılar hakkında yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; ... tarafından açılan davanın davacı sıfatının olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine; diğer davacı tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile, 48.552,49 TL’nin dava tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı .....
tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 18/09/2017 tarih ve 2016/1661 Esas -2017/12151 Karar sayılı ilamı ile, “...mahkemenin gerekçesinde ‘...... TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline...’ ifadelerinin yazıldığı, hüküm fıkrası incelendiğinde ise ‘...... nin dava tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte...’ ifadelerinin yazıldığı, bu şekli ile hükmedilen faizin türü yönünden kararın gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olduğu anlaşılmakla, bu husus usul ve yasaya aykırı olduğu...” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davacı itirazi kayıt koymadan ödemeyi yaptığından ... tarafından açılan davanın davacı sıfatı olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan, diğer davacı açısından davanın esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak farklı bir karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak sureti ile, bozma ilamında açıkça faiz türü yönünden hüküm bozulduğuna göre bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde hüküm tesisi gerekirken, bu kez yeni bir gerekçeyle davanın esastan reddine karar verilmesi şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
.......