17. Ceza Dairesi 2018/2449 E. , 2018/7278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEME : Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
SUÇLAR : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali
Sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda; hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesi uyarınca 2 yıl, aynı Yasa"nın 116/2 ve 119/1-c. maddeleri uyarınca 12 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Düzce 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/06/2014 tarih, 2016/11869 Esas ve 2018/3235 Karar sayılı kararının sanık ..."ın temyizi üzerine;
Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 14/03/2018 tarih, 2016/11869 Esas ve 2018/3235 Karar sayılı kararıyla;
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Karar tarihinde başka suçtan hükümlü bulunan ve “Duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulması” hususunda karar verilmemiş olan sanık ..."ın, yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulmak suretiyle, CMK’nın 196/1. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18.04.2018 Tarih ve 2014/347507 sayılı yazısı ile;
ANLATIM VE TALEP:
"Sanıklar ... ve ... hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03/04/2013 tarihli iddianamesiyle hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda Düzce 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/06/2014 tarih, 2013/82 esas ve 2014/407 karar sayılı hükmüyle sanıkların mahkumiyetine karar verilip bu mahkumiyet hükmü sanık ... tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle Başsavcılığımıza intikal etmiş ve 15/02/2016 tarihli tebliğname ile ONAMA talebiyle dosya Yüksek 17. Ceza Dairesi"ne gönderilmiştir.
Dosyanın tevdi edildiği Yüksek 17. Ceza Dairesi, 14/03/2018 gün, 2016/11869 Esas ve 2018/3235 Karar sayılı ilamıyla;
"... Karar tarihinde başka suçtan hükümlü bulunan ve "Duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulması " hususunda karar verilmemiş olan sanık ..."ın, yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulmak suretiyle, CMK"nın 196/1 maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması, ..." gerekçesiyle BOZULMASINA oybirliğiyle karar vermiştir.
Başsavcılığımıza intikal eden ilam üzerinde yapılan inceleme sonucunda, BOZMA kararına açıklanacak gerekçelerle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASI talebiyle sanık aleyhine olarak itiraz etme zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
"İtiraza konu olayda Başsavcılığımız ile Yüksek 17. Ceza Dairesi arasında suçun subutuna, cezanın bireyselleştirilmesine dair bir uyuşmazlık olmayıp itiraz konusu, sanığın kısa kararın okunduğu oturuma getirilmemesinin savunma hakkının kısıtlanmasına yol açıp açmadığı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; suç tarihinde sanığın yanında itiraz dışı sanıklar da olduğu halde müştekinin il merkezi Fevzi Çakmak mahallesinde bulunan işyerine girerek bakır kazan ve hurda eşya çaldıkları bilahare yapılan soruşturma üzerine haklarında kamu davası açıldığı ve mahkumiyetlerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılan 15/04/2013 tarihli tensip zaptında sanıklar adına meşruhatlı davetiye çıkarılmasına ve duruşmanın 09/07/2013 tarihine talikine, 09/07/2013 tarihli celsede davetiye tebliğine rağmen gelmeyen sanıkların zorla getirilmesine,10/10/2013 tarihli celsede sanık ..."ın asker olduğu kıtası komutanlığına talimat yazılmasına, 12/06/2014 tarihli celsede yakalama emri çıkarılmasına karar verildiği ve yakalama emrinin 08/05/2014 tarihinde yerine getirilerek bizzat mahkemesince savunmasının alınarak serbest bırakılmış olduğu ve bir sonraki celse olan 12/06/2014 tarihinde de karar verildiği olayda sanık, yakalama ile çıkarıldığı asıl mahkemesi huzurunda karar tarihinden bir celse önce 08/05/2014 tarihinde savunmasını yapmış ve süre ya da müdafii talebi olmadığını, savunmasını bizzat şimdi yapacağını beyan etmiştir. Mahkumiyete dair hükmün tefhim edildiği bir sonraki celsede ise sanık Bolu İli"nde başka suçtan hükümlü ise de duruşmalara katılmak istediğine dair bir dilekçesi veya beyanı bulunmamaktadır.
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmünü amir olup, bu kuralın istisnai halleri ise aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir”,
194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir”,
“Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;
“(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4)Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir” biçiminde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hallerde müdafiinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hali bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda iki fıkrada da herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun 2014/449 Esas ve 2017/32 sayılı kararında bu konu tartışılmış ve "Aynı yargı çevresinde yer alan ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve esas mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın yokluğunda duruşmaya devamla, davanın bitirilmesi ve hüküm verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir." şeklinde "Aynı yargı çevresi içerisinde başka suçtan hükümlü bulunan sanığın duruşmaya getirilmemesi savunma hakkının ihlali olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, farklı yargı çevresi içerisinde talimat yasağı bulunmayan üst sınırı 5 yıldan da az olan bir suçun yargılaması için, sorgusu yapılan sanığın hüküm duruşmasına getirilmesine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi de itiraz konumuzla aynı suça ilişkin yargılama sonrası verilen karara temyiz incelemesinde, 26/02/2018 gün, 2016/11621 Esas ve 2018/2670 sayılı kararında "Aşamalarda alınan sanık savunması ve temyiz isteminde esas mahkemesinde savunma yapmak istediğine dair herhangi bir beyan ya da talebin bulunmadığının anlaşılması" gerekçesiyle başka mahkemede alınan savunmada usule aykırılık görmemiştir.
Bu sebeplerle; sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünde, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından yargılama gideri yönünden DÜZELTİLEREK ONANMASI talebiyle itiraz zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan gerekçelerle;
"Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairenizin 14/03/2018 gün, 2016/11869 Esas ve 2018/3235 Karar sayılı BOZMA kararının kaldırılarak, Düzce 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/06/2014 tarih, 2013/82 Esas ve 2014/407 Karar sayılı hükmünün yargılama giderlerinin eşit olarak tahsiline hükmedilmesi gerekçesiyle BOZULMASI, bozma sebebi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün, sebebiyet verdikleri yargılama giderleri oranında ayrı ayrı sorumlu tutulmalarına ibaresi eklenerek DÜZELTİLEREK ONANMASI, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığına tevdii itirazen saygıyla arz ve talep olunur." şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
İTİRAZIN KAPSAMI;
Sanığın 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 116/2 ve 119/1-c maddelerinde düzenlenen suçlardan yargılanıp mahkemesince usule uygun olarak dinlenip mahkum olduğu, mahkemenin 12/06/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olması nedeniyle yokluğunda karar verildiği ancak yargılandığı suçlardaki ceza miktarı ve sanığın dinlendiği celseden sonraki tefhim duruşmasına katılmak istediğine dair bir talebinin olmaması nedeniyle sanık hakkında Dairemizin 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırılık sebebiyle verilen bozma kararının kaldırılması talep edilmiştir.
KARAR;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.04.2018 tarih, 2014/851 Esas ve 2018/144 Karar sayılı ilamı uyarınca sanığın vareste tutulmaya ilişkin bir talebinin olmadığı ve mahkemenin 12/06/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olmasına rağmen yokluğunda karar verilmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesi uyarınca sanığın savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Dairemizin anılan kararında usul ve Yasa"ya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2018 tarih ve 2014/347507 sayılı itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Dairemizin 14.03.2018 tarih, 2016/11869 Esas ve 2018/3235 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın 5271 sayılı CMK’nın 308/2. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.