17. Ceza Dairesi 2018/2450 E. , 2018/7280 K.
"İçtihat Metni"MAHKEME KARARI : Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
SUÇLAR : Hırsızlık-Konut dokunulmazlığının ihlali-mala zarar verme
Sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda; hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesi uyarınca 2 yıl, aynı Yasa"nın 116/1. maddesi uyarınca 6 ay ve aynı Yasanın 151. maddesi uyarınca 4 ay hapis cezası cezalandırılmasına ilişkin Konya 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2014 tarih, 2014/118 Esas ve 2014/487 Karar sayılı kararının sanık ..."un temyizi üzerine;
Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 20/03/2018 tarih, 2016/10904 Esas ve 2018/3488 Karar sayılı kararıyla;
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Başka suçtan Antalya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda başka suçtan hükümlü olan sanığın yakalama emri üzerine Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesi"nde alınan sorgusunda önce duruşmadan bağışık tutulmak isteyip istemediği sorulmadığı ve sanığın bu yönde beyanı olmadığı halde 26/06/2014 tarihli duruşmada hazır bulundurulmayıp yokluğunda hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."un temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18.04.2018 tarih ve 2014/288027 sayılı yazısı ile;
ANLATIM VE TALEP:
"Sanık ... hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 09/01/2014 tarihli iddianamesiyle hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını bozma, mala zarar verme suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda Konya 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2014 tarih, 2014/118 Esas ve 2014/487 Karar sayılı hükmüyle sanığın mahkumiyetine karar verilip bu mahkumiyet hükmü sanık tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle Başsavcılığımıza intikal etmiş ve 19/11/2015 tarihli tebliğname ile ONAMA talebiyle dosya Yüksek 17. Ceza Dairesi"ne gönderilmiştir.
Dosyanın tevdi edildiği Yüksek 17. Ceza Dairesi, 20/03/2018 gün, 2016/10904 5 Esas ve 2018/3488 Karar sayılı ilamıyla;
"... Başka suçtan Antalya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olan sanığın yakalama emri üzerine Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesi"nde alınan sorgusunda önce duruşmadan bağışık tutulmak isteyip istemedği sorulmadığı ve sanığın bu yönde beyanı olmadığı halde 26/06/2014 tarihli duruşmada hazır bulundurulmayıp yokluğunda hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK."nın 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması, ..." gerekçesiyle hükmün BOZULMASINA oybirliğiyle karar vermiştir.
Başsavcılığımıza intikal eden ilam üzerinde yapılan inceleme sonucunda, BOZMA kararına açıklanacak gerekçelerle hükmün ONANMASI talebiyle sanık aleyhine olarak itiraz etme zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
"İtiraza konu olayda Başsavcılığımız ile Yüksek 17. Ceza Dairesi arasında suçun subutuna,cezanın bireyselleştirilmesine dair bir uyuşmazlık olmayıp itiraz konusu, sanığın kısa kararın okunduğu oturuma getirilmemesinin savunma hakkının kısıtlanmasına yol açıp açmadığı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; olay tarihinde saat 18.45 sularında sanığın müştekiye ait ikametten samsung marka bilgisayarı ikametin kapısının kırarak girip hırsızladığı,müşteki tarafından takibe rağmen yakalanamadığı ve bilgisayarı satmak suretiyle elinden çıkardığı olayda, kimliğinin tesbitiyle hakkında kamu davası açıldığı ve mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sanığın talimat yoluyla savunmasının alındığı Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 06/05/2014 tarihli talimat duruşma zaptı incelendiğinde, yasal haklarının ayrıntılı bir şekilde hatırlatıldığı, sanığın da müdafii istemediğini, delillerini ifadesinde belirteceğini, açıklamada bulunmaya hazır olduğunu beyan ederek savunmasını yaptığı görülmekte, esas mahkemesinde duruşmalara katılmak istediğine, ifadesini orada vermek istediğine, talimat yoluyla savunma yapmayacağına dair bir beyanının olmadığı anlaşılmaktadır.
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nun “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmünü amir olup, bu kuralın istisnai halleri ise aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir”,
194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir”,
“Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;
“(1)Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2)Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3)Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4)Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5)Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6)Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir” biçiminde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hallerde müdafiinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hali bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda iki fıkrada da herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun 2014/449 Esas ve 2017/32 Karar sayılı kararında bu konu tartışılmış ve "Aynı yargı çevresinde yer alan ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve esas mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın yokluğunda duruşmaya devamla, davanın bitirilmesi ve hüküm verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir." şeklinde "aynı yargı çevresi içerisinde başka suçtan hükümlü bulunan sanığın duruşmaya getirilmemesi savunma hakkının ihlali olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Ancak, farklı yargı çevresi içerisinde, olayımızda olduğu gibi, talimat yasağı bulunmayan üst sınırı 5 yıldan da az olan bir suçun yargılaması için, sorgusu yapılan sanığın hüküm duruşmasına getirilmesine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi de itiraz konumuzla aynı suça ilişkin yargılama sonrası verilen karara temyiz incelemesinde, 26/02/2018 gün, 2016/11621 Esas ve 2018/2670 sayılı kararında ""aşamalarda alınan sanık savunması ve temyiz isteminde esas mahkemesinde savunma yapmak istediğine dair herhangi bir beyan ya da talebin bulunmadığının anlaşılması "gerekçesiyle başka mahkemede alınan savunmada usule aykırılık görmemiştir.
Bu sebeplerle; sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ONANMASI talebiyle itiraz zorunluluğu doğduğu." belirtilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan gerekçelerle;
"Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairenizin 20/03/2018 gün, 2016/10904 Esas, 2018/3488 Karar sayılı BOZMA kararının kaldırılarak, Konya 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 26/06/2014 tarihli, 2014/118 Esas ve 2014/487 Karar sayılı hükmünün ONANMASI, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığına tevdii itirazen saygıyla arz ve talep olunur." şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
İTİRAZIN KAPSAMI;
Sanığın 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 116/1 ve 151. maddelerinde düzenlenen suçlardan yargılanıp talimat mahkemesince usule uygun olarak dinlenip mahkum olduğu, mahkemenin 26/06/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olması nedeniyle yokluğunda karar verildiği ancak yargılandığı suçlardaki ceza miktarı ve sanığın esas mahkemesinde savunma vermek istediğine ilişkin bir beyanının olmaması nedeniyle sanık hakkında Dairemizin 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırılık sebebiyle verilen bozma kararının kaldırılması talep edilmiştir.
KARAR;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.04.2018 tarih, 2014/851 Esas ve 2018/144 Karar sayılı ilamı uyarınca sanığın vareste tutulmaya ilişkin bir talebinin olmadığı ve mahkemenin 26/06/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olmasına rağmen yokluğunda karar verilmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesi uyarınca sanığın savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Dairemizin anılan kararında usul ve Yasa"ya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2018 tarih ve 2014/288027 sayılı itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Dairemizin 20.03.2018 tarih, 2016/10904 Esas ve 2018/3488 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın 5271 sayılı CMK’nın 308/2. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.